I’d like to say, “I’m okay”, but I’m not
– “Ben iyiyim” demek istiyorum, ama değilim
I try, but I fall, close my mind, turn it off
– Deniyorum, ama düşüyorum, aklımı kapatıyorum, kapatıyorum
But I can’t be sober, I cannot sleep
– Ama ayık olamam, uyuyamıyorum.
You’ve got your peace now, but what about me?
– Artık huzurun var, ama ya ben?
Thought we had the time, had our lives
– Zamanımız olduğunu, hayatımız olduğunu sanıyordum.
Now you’ll never get older, older
– Artık asla yaşlanmayacaksın, yaşlanmayacaksın
Didn’t say goodbye, now I’m frozen in time
– Veda etmedim, şimdi zaman içinde dondum
Getting colder, colder
– Daha soğuk, daha soğuk
One last word
– Son bir söz
One last moment
– Son bir dakika
To ask you why
– Nedenini sormak için
You left me here behind
– Beni burada geride bıraktın.
You said you’d grow old with me
– Benimle yaşlanacağını söylemiştin.
We had plans, we had visions, now I can’t see ahead
– Planlarımız vardı, vizyonlarımız vardı, şimdi ileriye bakamıyorum
We were one, we were golden, forever, you said
– Biz biriz, sonsuza kadar altındık, dedin
But I can’t be sober, I cannot sleep
– Ama ayık olamam, uyuyamıyorum.
You’ve got your peace now, but what about me?
– Artık huzurun var, ama ya ben?
Thought we had the time, had our lives
– Zamanımız olduğunu, hayatımız olduğunu sanıyordum.
Now you’ll never get older, older
– Artık asla yaşlanmayacaksın, yaşlanmayacaksın
Didn’t say goodbye, now I’m frozen in time
– Veda etmedim, şimdi zaman içinde dondum
Getting colder, colder
– Daha soğuk, daha soğuk
One last word
– Son bir söz
One last moment
– Son bir dakika
To ask you why
– Nedenini sormak için
You left me here behind
– Beni burada geride bıraktın.
You said you’d grow old with me
– Benimle yaşlanacağını söylemiştin.
Thought we had the time, had our lives
– Zamanımız olduğunu, hayatımız olduğunu sanıyordum.
Now you’ll never get older, older
– Artık asla yaşlanmayacaksın, yaşlanmayacaksın
Didn’t say goodbye, now I’m frozen in time
– Veda etmedim, şimdi zaman içinde dondum
Getting colder, colder
– Daha soğuk, daha soğuk
Just one last word
– Sadece son bir söz
One last moment
– Son bir dakika
To ask you why
– Nedenini sormak için
You left me here behind
– Beni burada geride bıraktın.
You said you’d grow old with me
– Benimle yaşlanacağını söylemiştin.
Michael Schulte – You Said You’d Grow Old With Me İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.