Living in the fast lane
– Hızlı şeritte yaşamak
Time is precious
– Zaman değerlidir
I’m counting down the seconds
– Saniyeleri geri sayıyorum.
I can feel you on my skin
– Seni tenimde hissedebiliyorum.
I go
– Ben giderim
In this direction
– Bu yönde
I’m sorry that yours is different
– Seninkinin farklı olduğu için üzgünüm.
And it’s tearing me up within
– Ve bu beni içeride parçalıyor
I can’t keep moving back and forth
– İleri geri hareket edemiyorum.
I go my way, you go yours
– Yolumdan gidiyorum, sende yoluna
Lost in the middle of it all
– Her şeyin ortasında kayboldum
Will things be the same when I come back?
– Geri döndüğümde her şey aynı olacak mı?
Don’t forget you told me that
– Bunu bana söylediğini unutma.
You’ll always pick up, pick up when I call
– Her zaman açacaksın, aradığımda açacaksın
I’ll take our love to go (take our love to go)
– Gitmek için aşkımızı alacağım (gitmek için aşkımızı alacağım)
‘Cause everywhere I go
– Çünkü gittiğim her yerde
You’ll be my home
– Benim evim olacak
I’ll take our love to go (our love) (take our love to go)
– Aşkımızı alacağım gitmek için (aşkımızı) (aşkımızı alacağım gitmek için)
No matter where I go
– Nereye gidersem gideyim
You’ll be my home
– Benim evim olacak
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
No matter where I go
– Nereye gidersem gideyim
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
You’ll be my home
– Benim evim olacak
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
No matter where I go
– Nereye gidersem gideyim
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
You’ll be my home
– Benim evim olacak
All in
– Bitkin
You give me heaven
– Bana cenneti ver
I got no hesitation
– Hiç tereddüt etmedim
Have to deal with the tears
– Gözyaşları ile uğraşmak zorunda
Feel the radiation
– Radyasyonu hisset
Of my feelings
– Duygularımın
I can’t give them a meaning
– Onlara bir anlam veremem.
But I know that you’re worth the risk
– Ama riske değdiğini biliyorum.
I can’t keep moving back and forth
– İleri geri hareket edemiyorum.
I go my way, you go yours
– Yolumdan gidiyorum, sende yoluna
Lost in the middle of it all
– Her şeyin ortasında kayboldum
Will things be the same when I come back?
– Geri döndüğümde her şey aynı olacak mı?
Don’t forget you told me that
– Bunu bana söylediğini unutma.
You’ll always pick up, pick up when I call
– Her zaman açacaksın, aradığımda açacaksın
I’ll take our love to go (take our love to go))
– Gitmek için aşkımızı alacağım (gitmek için aşkımızı alacağım))
‘Cause everywhere I go
– Çünkü gittiğim her yerde
You’ll be my home
– Benim evim olacak
I’ll take our love to go (take our love to go)
– Gitmek için aşkımızı alacağım (gitmek için aşkımızı alacağım)
No matter where I go
– Nereye gidersem gideyim
You’ll be my home
– Benim evim olacak
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
No matter where I go
– Nereye gidersem gideyim
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
You’ll be my home
– Benim evim olacak
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
No matter where I go
– Nereye gidersem gideyim
I’ll take our love to go
– Aşkımızı alıp gideceğim.
You’ll be my home
– Benim evim olacak
I’ll take our love to go (love to go)
– Gitmek için aşkımızı alacağım (gitmek için seviyorum)
No matter where I go (love to go)
– Nereye gidersem gideyim (gitmeyi seviyorum)
I’ll take our love to go (love to go)
– Gitmek için aşkımızı alacağım (gitmek için seviyorum)
You’ll be my home (love to go)
– Benim evim olacaksın (gitmeyi seviyorum)
I’ll take our love to go (love to go)
– Gitmek için aşkımızı alacağım (gitmek için seviyorum)
No matter where I go (love to go)
– Nereye gidersem gideyim (gitmeyi seviyorum)
I’ll take our love to go (love to go)
– Gitmek için aşkımızı alacağım (gitmek için seviyorum)
You’ll be my home
– Benim evim olacak
Lost Frequencies & Zonderling & Kelvin Jones – Love to Go İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.