Felix Cartal & Sophie Simmons – Mine İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

I remember we were too broke to have a car
– Bir arabamız olamayacak kadar parasız olduğumuzu hatırlıyorum.
Hitchhiking down the highway to get to the supermarket store
– Süpermarket mağazasına ulaşmak için otoyolda otostop
Buying beer with ID’s that don’t even look like us
– Bize benzemeyen kimliklerle bira almak
But we never cared, we were rich in luck
– Ama hiç umursamadık, şans bakımından zengindik

We were young and in love
– Gençtik ve birbirimize aşıktık
And nothing seemed to matter but the time we spent together
– Ve birlikte geçirdiğimiz zamandan başka hiçbir şey önemli görünmüyordu
We grew up and lost touch
– Büyüdük ve bağlantıyı kaybettik
I’ll always keep your photograph warm inside my heart
– Fotoğrafınızı her zaman kalbimin içinde sıcak tutacağım
While I pretend that you’re still
– Ben hala öyleymiş gibi davranırken
Mine
– Benim

Mine
– Benim

I remember graduating top of my class
– Sınıfımdan mezun olduğumu hatırlıyorum.
You already dropped out ’cause life would learn you fast
– Zaten okulu bıraktın çünkü hayat seni çabucak öğrenirdi.
One bedroom apartment sleepin’ on the hard wood floor
– Tek yatak odalı daire sert ahşap zemin üzerinde uyuyor
But we never cared, eating noodles out the pot
– Ama hiç umursamadık, tencereden erişte yedik

We were young and in love
– Gençtik ve birbirimize aşıktık
And nothing seemed to matter but the time we spent together
– Ve birlikte geçirdiğimiz zamandan başka hiçbir şey önemli görünmüyordu
We grew up and lost touch
– Büyüdük ve bağlantıyı kaybettik
I’ll always keep your photograph warm inside my heart
– Fotoğrafınızı her zaman kalbimin içinde sıcak tutacağım
While I pretend that you’re still
– Ben hala öyleymiş gibi davranırken
Mine
– Benim

Mine
– Benim

I remember seeing you in Amsterdam last fall
– Seni geçen sonbaharda Amsterdam’da gördüğümü hatırlıyorum.
Almost didn’t recognize the person you’ve become
– Neredeyse olduğun kişiyi tanıyamadım.
Could have shouted out, there’s so much I wanna know
– Bağırmış olabilirdim, bilmek istediğim çok şey var
Maybe it’s better to remember how we were
– Belki de nasıl olduğumuzu hatırlamak daha iyidir

When we were young and in love
– Gençken ve aşık olduğumuzda
Nothing seemed to matter but the time we spent together
– Hiçbir şey ilgimi çekmiyordu ama birlikte geçirdiğimiz zamanları
We grew up and lost touch
– Büyüdük ve bağlantıyı kaybettik
I’ll always keep your photograph warm inside my heart
– Fotoğrafınızı her zaman kalbimin içinde sıcak tutacağım
While I pretend that you’re still
– Ben hala öyleymiş gibi davranırken
Mine
– Benim

Mine
– Benim

Mine, mine
– Benim, benim

That you’re still mine
– Hala benim olduğunu

I’ll pretend
– Gibi yaparım
That
– O
You’re
– Sen
Still
– Hâlâ
Mine
– Benim




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın