The last that ever she saw him
– Onu en son gördüğü
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
He passed on worried and warning
– O endişeli ve uyarı geçti
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
Lost in a riddle that Saturday night
– O Cumartesi gecesi bir bilmecede kayboldu
Far away on the other side
– Diğer tarafta çok uzak
He was caught in the middle of a desperate fight
– Umutsuz bir kavganın ortasında yakalandı
And she couldn’t find how to push through
– Ve nasıl itileceğini bulamadı
The trees that whisper in the evening
– Akşamları fısıldayan ağaçlar
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
Sing a song of sorrow and grieving
– Keder ve kederli bir şarkı söyle
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
All she saw was a silhouette of a gun
– Tek gördüğü bir silahın siluetiydi.
Far away on the other side
– Diğer tarafta çok uzak
He was shot six times by a man on the run
– Kaçak bir adam tarafından altı kez vuruldu
And she couldn’t find how to push through
– Ve nasıl itileceğini bulamadı
I stay, I pray
– Kalıyorum, dua ediyorum
See you in heaven far away
– Cennette görüşürüz
I stay, I pray
– Kalıyorum, dua ediyorum
See you in heaven one day
– Bir gün cennette görüşürüz
Four a.m. in the morning
– Sabah dördü.
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
I watched your vision forming
– Vizyonunun şekillenmesini izledim.
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
Stars move slowly in a silvery night
– Yıldızlar gümüşi bir gecede yavaşça hareket eder
Far away on the other side
– Diğer tarafta çok uzak
Will you come to talk with me this night?
– Bu gece benimle konuşmaya gelecek misin?
But she couldn’t find how to push through
– Ama içinden nasıl geçeceğini bulamadı
I stay, I pray
– Kalıyorum, dua ediyorum
See you in heaven far away
– Cennette görüşürüz
I stay, I pray
– Kalıyorum, dua ediyorum
See you in heaven one day
– Bir gün cennette görüşürüz
Far away on the other side
– Diğer tarafta çok uzak
Caught in the middle of a hundred and five
– Yüz beşin ortasında yakalandı
The night was heavy and the air was alive
– Gece ağırdı ve hava canlıydı
But she couldn’t find how to push through
– Ama içinden nasıl geçeceğini bulamadı
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
Carried away by a moonlight shadow
– Bir ay ışığı gölgesi tarafından taşındı
Far away on the other side
– Diğer tarafta çok uzak
But she couldn’t find how to push through
– Ama içinden nasıl geçeceğini bulamadı

Mike Oldfield – Moonlight Shadow İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.