Robert Grace – Fake Fine İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

27, life is Armageddon
– 27, hayat Armageddon olduğunu
I’ve got clinical depression ’cause my mind’s an imperfectionist
– Klinik depresyonum var çünkü aklım bir kusurcu
I fall asleep, wait, I don’t wanna wake up
– Uykuya dalıyorum, bekle, uyanmak istemiyorum
But I never wanna take another pill to make me fake fine
– Ama beni iyi yapmak için asla başka bir hap almak istemiyorum
I’ll get some help
– Yardım isteyeceğim

Sit down with my therapist
– Terapistimle otur
To try to teach me lessons
– Bana ders vermeye çalışmak için
But I forget just what the question is
– Ama sorunun ne olduğunu unutuyorum
‘Cause I’m a fuck-up, stuck here with my hands cuffed
– Çünkü ben bir boktanım, ellerim kelepçeli olarak burada sıkışıp kaldım
Behind my back, tryin’ to keep myself intact
– Arkamdan, kendimi sağlam tutmaya çalışıyorum.

I’m feeling great like Carole Baskin
– Carole Baskin gibi harika hissediyorum
Hope you know it’s all an act ’cause
– Umarım bunun bir rol olduğunu biliyorsundur çünkü
It’s so much easier to lie, whoo
– Yalan söylemek çok daha kolay, whoo

Bad luck, if you’re someone, like me
– Kötü şans, eğer benim gibi biriysen
Got your head above water, but you still can’t even breathe
– Başını suyun üstünde tutuyorsun ama hala nefes alamıyorsun bile.
It’s a pandemic, it’s a fucking disease
– Bu bir salgın, lanet bir hastalık
And it’s following me, whoo
– Ve beni takip ediyor, whoo

Bad luck, if you’re someone like me
– Kötü şans, eğer benim gibi biriysen
Got your head above water, but you still can’t even breathe
– Başını suyun üstünde tutuyorsun ama hala nefes alamıyorsun bile.
It’s a pandemic, it’s a fucking disease
– Bu bir salgın, lanet bir hastalık
And it’s following me
– Ve beni takip ediyor

You hide your problems at the bottom of the bottle
– Sorunlarını şişenin dibinde saklıyorsun.
You forget it all tonight, but it’s just twice as bad tomorrow
– Bu gece her şeyi unutuyorsun, ama yarın sadece iki kat daha kötü
‘Cause when you’re sober, you just wanna stay at home
– Çünkü ayık olduğun zaman evde kalmak istersin.
But all your friends they call you up
– Ama tüm arkadaşların seni çağırıyor
And they convince you to go out again
– Ve seni tekrar dışarı çıkmaya ikna ediyorlar

These days it’s cocaine and a nose ring
– Bu günlerde kokain ve burun halkası
Get your fake lips just to fit in
– Sahte dudaklarını sadece sığdırmak için al
And all your friends think they’re the shit
– Ve tüm arkadaşların bok olduğunu düşünüyor
But they’re no different
– Ama onlar farklı değil

‘Cause none of them ever feel better
– Çünkü hiçbiri daha iyi hissetmiyor.
They do so much drugs, and they probably regret it
– Çok fazla uyuşturucu kullanıyorlar ve muhtemelen pişman oluyorlar
And they act all cool as if they are the the realist
– Ve hepsi realistmiş gibi havalı davranıyorlar
But we know that they just don’t deal with their feelings
– Ama biliyoruz ki sadece duygularıyla uğraşmıyorlar
It’s so much easier to lie, whoo
– Yalan söylemek çok daha kolay, whoo

Bad luck, if you’re someone like me
– Kötü şans, eğer benim gibi biriysen
Got your head above water, but you still can’t even breathe
– Başını suyun üstünde tutuyorsun ama hala nefes alamıyorsun bile.
It’s a pandemic, it’s a fucking disease
– Bu bir salgın, lanet bir hastalık
And it’s following me, whoo
– Ve beni takip ediyor, whoo

Bad luck if you’re someone like me
– Eğer benim gibi biriysen kötü şans
Got your head above water, but you still can’t even breathe
– Başını suyun üstünde tutuyorsun ama hala nefes alamıyorsun bile.
It’s a pandemic, it’s a fucking disease
– Bu bir salgın, lanet bir hastalık
And it’s following me
– Ve beni takip ediyor

It’s like a movie
– Bir film gibi
It’s not the real me
– Bu gerçek ben değilim
Oh, maybe next time
– Oh, belki bir dahaki sefere
But for now, I’ll pretend that I am fake fine
– Ama şimdilik, sahte bir şeymiş gibi davranacağım.

It’s like a movie (it’s like a movie)
– Bir film gibi (bir film gibi)
It’s not the real me (it’s not the real me)
– Bu gerçek ben değilim (gerçek ben değilim)
Oh, maybe next time (maybe next time)
– Oh, belki bir dahaki sefere (belki bir dahaki sefere)
But for now, I’ll pretend that I am fake fine
– Ama şimdilik, sahte bir şeymiş gibi davranacağım.

Bad luck if you’re someone like me
– Eğer benim gibi biriysen kötü şans
Got your head above water, but you still can’t even breathe
– Başını suyun üstünde tutuyorsun ama hala nefes alamıyorsun bile.
It’s a pandemic, it’s a fucking disease
– Bu bir salgın, lanet bir hastalık
And it’s following me, whoo
– Ve beni takip ediyor, whoo

Bad luck, if you’re someone like me
– Kötü şans, eğer benim gibi biriysen
Got your head above water, but you still can’t even breathe
– Başını suyun üstünde tutuyorsun ama hala nefes alamıyorsun bile.
It’s a pandemic, it’s a fucking disease
– Bu bir salgın, lanet bir hastalık
And it’s following me
– Ve beni takip ediyor




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın