Quante volte ho lasciato che tu
– Sana kaç kez izin verdim
Ti prendessi un po’ gioco di me, eh
– Benimle dalga geçerdin, değil mi?
Nelle mani non avevo nulla
– Elimde bir şey vardı
Ma i castelli nascono dal niente
– Ama kaleler yoktan doğar
E parlami come fossi l’ultimo a credere in quello che siamo
– Ve benimle kim olduğumuza inanan son kişi benmişim gibi konuş
Poi strappami le mie ansie anche se sai
– O zaman bilsen bile endişelerimi sil
Che mi sento cosi stupido, oh-oh
– Kendimi çok aptal hissediyorum, oh-oh
Quando mi lasci a guardare, eh
– İzlememe izin verdiğinde, ha
Ho bisogno di te subito, oh-oh
– Şimdi sana ihtiyacım var, oh-oh
Vieni e guardami le spalle, eh
– Gel ve arkamı kolla, ha
So che fai finta di niente ma
– Hiçbir şeymiş gibi davrandığını biliyorum ama
Dalla testa tua non puoi scappare
– Kafandan kaçamazsın
Non esiste alcuna regola
– Bir kural yok
Che insieme non si può cancellare
– Birlikte silemezsiniz
Rimango fermo a guardarti per ore
– Hala saatlerce sana bakıyorum.
Cammini senza voltarti indietro
– Arkana bakmadan yürü
Sento dolore se fanno il tuo nome
– Senin adını söylerlerse acı çekerim.
Come un coltello che mi entra dentro
– İçime giren bir bıçak gibi
E mi rimane lì
– Ve orada kalır
E nella testa ho mille muri da abbattere, mille dubbi da abbattere
– Ve kafamda yıkmak için bin duvar var, yıkmak için bin şüphe var
Come quando entravo a casa e mi dicevo: “Non piangere”
– Eve geldiğimde ve kendime “ağlama” dediğimde olduğu gibi”
Trattenevo le lacrime, le versavo su pagine
– Gözyaşlarımı tuttum, sayfalara döktüm
Un essere diverso è solo un essere fragile
– Farklı bir varlık sadece kırılgan bir varlıktır
Trattami come una specie estinta
– Bana soyu tükenmiş bir tür gibi davran
Come fa una volpe a diventare una pelliccia
– Bir tilki nasıl bir kürk manto haline gelir
So soltanto che ci prenderemo la rivincita in una notte limpida
– Tek bildiğim, açık bir gecede intikam alacağımız.
Io mica l’ho scritta, l’ho dipinta
– Ben yazmadım, boyadım.
Tu non puoi capire cosa provo dentro
– İçimde ne hissettiğimi anlayamazsın.
Pensi sia tutto rose e fiori come un rododendro, ma
– Bir Ormangülü gibi tüm güller ve çiçekler olduğunu düşünüyorum, ama
Io sento solamente un rogo dentro
– Sadece içimde bir yanma hissediyorum
E le fiamme nei miei occhi fanno parte dell’incendio
– Ve gözlerimdeki alevler ateşin bir parçası
Portami con te pure se andrò all’inferno
– Cehenneme gidersem beni de götür.
E mentre camminiamo non guardarti indietro
– Ve yürürken arkamıza bakma
Sento sanguinare scusa se mi fermo
– Eğer durursam kanamam var.
E mentre te ne vai, io
– Ve sen giderken, ben
Rimango fermo a guardarti per ore
– Hala saatlerce sana bakıyorum.
Cammini senza voltarti indietro
– Arkana bakmadan yürü
Sento dolore se fanno il tuo nome
– Senin adını söylerlerse acı çekerim.
Come un coltello che mi entra dentro
– İçime giren bir bıçak gibi
E mi rimane lì
– Ve orada kalır
Sul mio viso sai leggere tu
– Yüzümde okuyabilirsin
Nessun altro qua sa decifrarmi
– Burada başka kimse beni deşifre edemez
Forse ieri mi hai visto in TV, eh
– Belki dün beni televizyonda görmüşsündür.
Mi sentivo così stupido, oh-oh
– Çok aptal hissettim, oh-oh
Sapendo che mi guardavi, eh
– Bilerek bana bakıyordun, değil mi
Poi ti avrei chiamata subito, oh-oh
– O zaman seni hemen arardım, oh-oh
Per dirti che, per dirti che
– Bunu söylemek için, bunu söylemek için
Rimango fermo a guardarti per ore
– Hala saatlerce sana bakıyorum.
Cammini senza voltarti indietro
– Arkana bakmadan yürü
Sento dolore se fanno il tuo nome
– Senin adını söylerlerse acı çekerim.
Come un coltello che mi entra dentro
– İçime giren bir bıçak gibi
E mi rimane lì
– Ve orada kalır
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.