그럴 수만 있다면 물어보고 싶었어
– Eğer sana bir şey sormak istiyordum.
그때 왜 그랬는지 왜 날 내쫓았는지
– O zaman neden yaptın, neden beni dışarı attın?
어떤 이름도 없이 여전히 널 맴도네
– Hala sana isim vermeden tutunuyorum.
작별이 무색해 그 변함없는 색채
– Veda renksiz, değişmeyen rengi
나에겐 이름이 없구나
– Henüz bir ismi yok.
나도 너의 별이었는데
– Ben de senin yıldızındım.
넌 빛이라서 좋겠다
– Keşke hafif olsaydın.
난 그런 널 받을 뿐인데
– Sadece seni bu hale getiriyorum.
무너진 왕성에
– Ufalanan Voracity Üzerinde
남은 명이 뭔 의미가 있어
– Geri kalanımız ne anlama geliyor?
죽을 때까지 받겠지
– Ölene kadar alırım.
니 무더운 시선
– Boğucu bakışların
아직 난 널 돌고 변한 건 없지만
– Henüz arkanı dönmüyorum, ama değişmedim.
사랑에 이름이 없다면
– Eğer aşkın bir adı yoksa
모든 게 변한 거야
– Her şey değişti.
넌 정말로 Eris를 찾아낸 걸까
– Eris’i gerçekten buldun mu?
말해 내가 저 달보다 못한 게 뭐야
– Söylesene, o aydan daha kötü ne olabilirim?
Us는 u의 복수형일 뿐
– ABD sadece çoğul u
어쩌면 거기 처음부터
– Belki de başından beri orada
난 없었던 거야
– Ben orada değildim.
언젠가 너도 이 말을 이해하겠지
– Bir gün bunu anlayacaksın.
나의 계절은 언제나 너였어
– Benim sezonum hep senindi.
내 차가운 심장은 영하 248도
– Soğuk kalbim sıfırın altında 248 derece
니가 날 지운 그 날 멈췄어
– Beni temize çıkardığın gün durdum.
Damn
– Lanet olsun
난 맴돌고만 있어
– Sadece etrafta dolaşıyordum.
(난 널 놓쳤어 난 널 잃었어)
– (Seni özledim. Seni kaybettim.)
난 헛돌고만 있어
– Sadece koşturup duruyorum.
(넌 날 지웠어 넌 날 잊었어)
– (Beni sildin. beni unuttun.)
한때는 태양의 세계에 속했던
– Bir zamanlar Güneş dünyasına aitti
(노랜 멈췄어 노랜 멎었어)
– (Şarkı söylemeyi bıraktım. Şarkı söylemeyi bıraktım.)
별의 심장엔 텁텁한 안개층뿐
– Yıldızın kalbinde sadece bir sis tabakası var.
(넌 날 지웠어 넌 날 잊었어)
– (Beni sildin. beni unuttun.)
어제와는 그리 다를 건 없네 ay
– Dün gibi değil, ay.
똑같은 일상 속에 딱 너만 없네 ay
– Aynı rutinde olan tek kişi sen değilsin, ay.
분명 어제까지는 함께였는데 ay
– Belli ki düne kadar birlikteydik, ay.
무서울 정도로
– Korkutucu.
똑같은 하루 속엔 딱 너만 없네
– Aynı gün içinde bir tek sen değilsin.
솔직히 말해 니가 없던 일년쯤
– Dürüst olmak gerekirse, yaklaşık bir yıldır orada değildin.
덤덤했지 흔히 말하는 미련도
– Sık sık söylendiği gibi aptalcaydı.
없던 지난 날 이젠 깜빡
– Orada olmadığım son gün, şimdi unuttum.
니 향기 따윈 기억도 안나 잠깐
– Kokunu hatırlayamıyorum. Bekle.
근데 어디선가 맡아봤던 향순데 ay
– Ama bir yerlerde bunun sorumlusuydum, Hyangsunde ay
기억이 어렴풋이 피어날 즘에 ay
– bellek başgösteren çiçek vesilesiyle ay
저기 저기 고개를 돌려보니
– Bak, bak, bak, bak, bak, bak, bak.
환하게 웃으며 다가오는
– Parlak gülümseyen ve geliyor
니 옆엔 그
– Senin yanında, bu
아아아, (안녕) 안녕
– Ne yazık ki, (Merhaba) Merhaba
(어떻게 지내) 나는 뭐 잘 지내
– Neler olup bittiği konusunda iyiyim.
허, 왠지 터질듯한 내 심장과는 달리
– Bir şekilde patlayan kalbimin aksine.
이 순간 온도는 영하 248
– Şu anda sıcaklık sıfırın altında 248’dir
난 맴돌고만 있어
– Sadece etrafta dolaşıyordum.
(난 널 놓쳤어 난 널 잃었어)
– (Seni özledim. Seni kaybettim.)
난 헛돌고만 있어
– Sadece koşturup duruyorum.
(넌 날 지웠어 넌 날 잊었어)
– (Beni sildin. beni unuttun.)
한때는 태양의 세계에 속했던
– Bir zamanlar Güneş dünyasına aitti
(노랜 멈췄어 노랜 멎었어)
– (Şarkı söylemeyi bıraktım. Şarkı söylemeyi bıraktım.)
별의 심장엔 텁텁한 안개층뿐
– Yıldızın kalbinde sadece bir sis tabakası var.
(넌 날 지웠어 넌 날 잊었어)
– (Beni sildin. beni unuttun.)
(난 맴돌고만 있어)
– (Ben de boş boş duruyordum.)
안개 너머의 여전히
– Hala sisin ötesinde
미소 띤 널 지켜보지
– Seni bir gülümsemeyle izliyorum.
의미도 너도 다 없는 불규칙
– Anlam ya da sen olmadan düzensiz
내 궤도의 현실
– Yörüngemin gerçekliği
(난 맴돌고만 있어)
– (Ben de boş boş duruyordum.)
너에겐 기억하기 힘든
– Hatırlaman zor.
숫자와 어둠의 pluto
– Sayılar ve karanlıkta Pluto
그래도 계속 난
– Ama devam ettim.
너의 주위를 맴돌겠지 damn
– Seninle takılacağım, lanet olsun.
난 맴돌고만 있어
– Sadece etrafta dolaşıyordum.
(난 널 놓쳤어 난 널 잃었어)
– (Seni özledim. Seni kaybettim.)
난 헛돌고만 있어
– Sadece koşturup duruyorum.
(넌 날 지웠어 넌 날 잊었어)
– (Beni sildin. beni unuttun.)
한때는 태양의 세계에 속했던
– Bir zamanlar Güneş dünyasına aitti
(노랜 멈췄어 노랜 멎었어)
– (Şarkı söylemeyi bıraktım. Şarkı söylemeyi bıraktım.)
별의 심장엔 텁텁한 안개층뿐
– Yıldızın kalbinde sadece bir sis tabakası var.
(넌 날 지웠어 넌 날 잊었어)
– (Beni sildin. beni unuttun.)

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.