Yeah, you can be the greatest, you can be the best
– Evet, En İyisi olabilirsin, en iyisi olabilirsin
You can be the King Kong bangin’ on your chest
– Sen göğsünde King Kong bangin ‘ olabilir
You can beat the world, you can beat the war
– Dünyayı yenebilirsin, Savaşı yenebilirsin
You can talk to God, go bangin’ on his door
– Tanrı ile konuşabilirsin, kapısına vurmaya git
You can throw your hands up, you can beat the clock (Yeah)
– Ellerini Yukarı atabilirsin, saati yenebilirsin (Evet)
You can move a mountain, you can break rocks
– Bir Dağı hareket ettirebilir, kayaları kırabilirsin
Some will call it practice, some will call it luck
– Bazıları buna uygulama diyecek, bazıları şans diyecek
But either way you’re going to the history book
– Ama her iki durumda da tarih kitabına gidiyorsun
Standin’ in the Hall of Fame (Yeah)
– Şöhret salonunda durmak (Evet)
And the world’s gonna know your name (Yeah)
– Ve dünya senin adını bilecek (Evet)
‘Cause you burn with the brightest flame (Yeah)
– Çünkü en parlak alevle yanıyorsun (Evet)
And the world’s gonna know your name (Yeah)
– Ve dünya senin adını bilecek (Evet)
And you’ll be on the walls of the Hall of Fame
– Ve sen Şöhret salonunun duvarlarında olacaksın
You can go the distance, you can run the mile
– Sen mesafe gidebilirsiniz, sen mil çalıştırabilirsiniz
You can walk straight through hell with a smile
– Bir gülümseme ile cehennemde düz yürüyebilir
You can be a hero, you can get the gold
– Bir kahraman olabilir, altın alabilirsiniz
Breakin’ all the records they thought never could be broke (Yeah)
– Asla kırılamayacağını düşündükleri tüm kayıtları kırmak (Evet)
Do it for your people, do it for your pride
– Bunu halkınız için yapın, gururunuz için yapın
How you ever gonna know if you never even try?
– Hiç denemesen bile nasıl bileceksin?
Do it for your country, do it for your name
– Ülkeniz için yapın, adınız için yapın
‘Cause there’s gon’ be a day, when you’re
– Çünkü bir gün olacak, ne zaman sen
Standin’ in the Hall of Fame (Yeah)
– Şöhret salonunda durmak (Evet)
And the world’s gonna know your name (Yeah)
– Ve dünya senin adını bilecek (Evet)
‘Cause you burn with the brightest flame (Yeah)
– Çünkü en parlak alevle yanıyorsun (Evet)
And the world’s gonna know your name (Yeah)
– Ve dünya senin adını bilecek (Evet)
And you’ll be on the walls of the Hall of Fame
– Ve sen Şöhret salonunun duvarlarında olacaksın
On the walls of the hall of fame
– Şöhret salonunun duvarlarında
Be students, be teachers
– Öğrenci ol, öğretmen ol
Be politicians, be preachers
– Politikacı ol, vaiz ol
Yeah
– Evet
Be believers, be leaders
– İnançlı olun, lider olun
Be astronauts, be champions
– Astronot ol, şampiyon ol
Be truth-seekers
– Gerçeği arayanlar olun
Be students, be teachers
– Öğrenci ol, öğretmen ol
Be politicians, be preachers
– Politikacı ol, vaiz ol
Yeah
– Evet
Be believers, be leaders
– İnançlı olun, lider olun
Be astronauts, be champions
– Astronot ol, şampiyon ol
Standing in the hall of fame (Yeah, yeah, yeah)
– Şöhret salonunda durmak (Evet, Evet, Evet)
And the world’s gonna know your name (Yeah, yeah, yeah)
– Ve dünya senin adını bilecek (Evet, Evet, Evet)
‘Cause you burn with the brightest flame (Yeah, yeah, yeah)
– Çünkü en parlak alevle yanıyorsun (Evet, Evet, Evet)
And the world’s gonna know your name (Yeah, yeah, yeah)
– Ve dünya senin adını bilecek (Evet, Evet, Evet)
And you’ll be on the walls of the hall of fame
– Ve sen şöhret salonunun duvarlarında olacaksın
You could be the greatest, you can be the best
– En iyisi olabilirsin, en iyisi olabilirsin
You can be the King Kong banging on your chest
– Göğsünde King Kong beceriyor olabilir
You could beat the world, you could beat the war
– Dünyayı yenebilirsin, Savaşı yenebilirsin
You could talk to God, go banging on his door
– Tanrı’yla konuşup kapısını çalabilirsin.
You can throw your hands up, you can beat the clock
– Ellerini Yukarı atabilirsin, saati yenebilirsin
You can move a mountain, you can break rocks
– Bir Dağı hareket ettirebilir, kayaları kırabilirsin
Some will call it practice, some will call it luck
– Bazıları buna uygulama diyecek, bazıları şans diyecek
But either way you’re going to the history books
– Ama her iki şekilde de tarih kitaplarına gidiyorsun
Standing in the hall of fame
– Şöhret salonunda ayakta
The Script Feat. will.i.am – Hall Of Fame İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.