Gioco di sguardi
– Görünüm oyunu
È nato per caso da come mi guardi e
– Bana bakış şeklinden tesadüfen doğdu ve
Come ti guardo quando ti arrabbi
– Sinirlendiğinde sana nasıl bakarım?
Tu che sorridi
– Seni gülerken
I tuoi occhi mi dicono cose che non sai nemmeno
– Gözlerin bana bilmediğin şeyler söylüyor.
Tipo che ti amo
– Seni sevdiğim gibi
Tipo che tremo
– Bir çeşit sarsıntı
Quando ti vedo
– Seni gördüğümde
Sai già che ho bisogno di te a fianco
– Yanımda olmana ihtiyacım olduğunu zaten biliyorsun.
Sai già che con te ho rivisto il bianco
– Seninle tekrar beyaz gördüğümü zaten biliyorsun.
Tieni la mano, stringila forte
– Elini tut, sıkı tut
Parlami ancora, ho vuoti di memoria
– Benimle tekrar konuş, hafızamda eksiklikler var
Ma con te una parola
– Ama seninle bir kelime
Vale più di mille messe assieme
– Birlikte binden fazla kitleye değer
Vale più di lasciarsi cadere
– Düşmekten daha değerli
Vale più di ogni altra cosa che non passa
– Geçmeyen her şeyden daha değerli
Vale più di quanto vale la mia faccia
– Yüzümün değerinden daha değerli.
La tua faccia è così bella
– Yüzün çok güzel
Che fa sentire bello anche me, proprio me
– Bu beni de güzel hissettiriyor, sadece ben
Anche se rimango solo
– Yalnız kalsam bile
Non mi ci sento se penso a te, penso che
– Eğer seni düşünürsem bunu hissetmiyorum, sanırım
Sì, siamo diversi
– Evet, biz farklıyız
Sai che gli opposti si attraggono
– Karşıtların çektiğini biliyorsun.
Noi siamo il diavolo e l’angelo
– Biz şeytan ve meleğiz
Io le tue foglie e tu l’albero
– Ben senin yaprakların ve sen ağaçsın
Tu la città, io la periferia
– Sen bir şehirsin, ben bir banliyösüm
Mi fai sentire nella terra mia
– Beni kendi topraklarımda hissettiriyorsun
Perché con te sono a casa
– Çünkü seninle evdeyim.
Perché tu sei la mia casa
– Çünkü sen benim yuvamsın
Casa mia
– Evim
Sai già che ho bisogno di te a fianco
– Yanımda olmana ihtiyacım olduğunu zaten biliyorsun.
Sai già che con te ho rivisto il bianco
– Seninle tekrar beyaz gördüğümü zaten biliyorsun.
Tieni la mano, stringila forte
– Elini tut, sıkı tut
Parlami ancora, ho vuoti di memoria
– Benimle tekrar konuş, hafızamda eksiklikler var
Ma con te una parola
– Ama seninle bir kelime
Vale più di mille messe assieme
– Birlikte binden fazla kitleye değer
Vale più di lasciarsi cadere
– Düşmekten daha değerli
Vale più di ogni altra cosa che non passa
– Geçmeyen her şeyden daha değerli
Vale più di quanto vale la mia faccia
– Yüzümün değerinden daha değerli.
Vale più di mille messe assieme
– Birlikte binden fazla kitleye değer
Vale più di lasciarsi cadere
– Düşmekten daha değerli
Vale più di ogni altra cosa che non passa
– Geçmeyen her şeyden daha değerli
Vale più di quanto vale la mia faccia
– Yüzümün değerinden daha değerli.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.