Life is a mystery
– Hayat bir gizem
Everyone must stand alone
– Herkes tek başına durmalı
I hear you call my name
– Adımı seslendiğini duydum
And it feels like home
– Ve ev gibi hissediyor
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll take you
– Seni götüreceğimi biliyorsun.
When you call my name
– Adımı söylediğinde
It’s like a little prayer
– Küçük bir dua gibi
I’m down on my knees
– Dizlerimin üstüne çöktüm
I want to take you there
– Seni oraya götürmek istiyorum.
In the midnight hour
– Gece yarısı saatinde
I can feel your power
– Gücünü hissedebiliyorum
Just like a prayer
– Tıpkı bir dua gibi
You know I’ll take you there
– Seni oraya götüreceğimi biliyorsun.
When you call my name
– Adımı söylediğinde
It’s like a little prayer
– Küçük bir dua gibi
I’m down on my knees
– Dizlerimin üstüne çöktüm
I want to take you there
– Seni oraya götürmek istiyorum.
In the midnight hour
– Gece yarısı saatinde
I can feel your power
– Gücünü hissedebiliyorum
Just like a prayer
– Tıpkı bir dua gibi
You know I’ll take you there
– Seni oraya götüreceğimi biliyorsun.
I hear your voice
– Sesini duydum
It’s like an angel sighing
– Bir melek gibi iç çekiyor
I have no choice
– Başka seçeneğim yok
I hear your voice
– Sesini duydum
Feels like flying
– Uçmak gibi geliyor
I close my eyes
– Gözlerimi kapatıyorum
Oh God, I think I’m falling
– Oh Tanrım, sanırım düşüyorum
Out of the sky
– Gökyüzünden
I close my eyes
– Gözlerimi kapatıyorum
Heaven, help me
– Cennet, bana yardım et
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll
– Yaparım bilirsin
You know I’ll take you
– Seni götüreceğimi biliyorsun.
When you call my name
– Adımı söylediğinde
It’s like a little prayer
– Küçük bir dua gibi
I’m down on my knees
– Dizlerimin üstüne çöktüm
I want to take you there
– Seni oraya götürmek istiyorum.
In the midnight hour
– Gece yarısı saatinde
I can feel your power
– Gücünü hissedebiliyorum
Just like a prayer
– Tıpkı bir dua gibi
You know I’ll take you there
– Seni oraya götüreceğimi biliyorsun.
When you call my name
– Adımı söylediğinde
It’s like a little prayer
– Küçük bir dua gibi
I’m down on my knees
– Dizlerimin üstüne çöktüm
I want to take you there
– Seni oraya götürmek istiyorum.
In the midnight hour
– Gece yarısı saatinde
I can feel your power
– Gücünü hissedebiliyorum
Just like a prayer
– Tıpkı bir dua gibi
You know I’ll take you there (oh, oh, oh)
– Seni oraya götüreceğimi biliyorsun (oh, oh, oh)
You know I’ll take you there (oh, oh, oh)
– Seni oraya götüreceğimi biliyorsun (oh, oh, oh)
Life is a mystery
– Hayat bir gizem
Everyone must stand alone
– Herkes tek başına durmalı
I hear you call my name
– Adımı seslendiğini duydum
And it feels like home
– Ve ev gibi hissediyor
Galwaro, LIZOT & Gabry Ponte – Like A Prayer İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.