Step one you say we need to talk
– Birinci adım konuşmamız gerektiğini söylüyorsun.
He walks you say sit down it’s just a talk
– O yürüyor sen otur diyorsun sadece bir konuşma
He smiles politely back at you
– Kibarca sana gülümsüyor
You stare politely right on through
– Kibarca sonuna kadar bakıyorsun
Some sort of window to your right
– Sağında bir çeşit pencere var.
As he goes left and you stay right
– O sola gider ve sağ kalmak gibi
Between the lines of fear and blame
– Korku ve suçlama çizgileri arasında
You begin to wonder why you came
– Neden geldiğini merak etmeye başladın.
Where did I go wrong, I lost a friend
– Nerede yanlış yaptım, bir arkadaşımı kaybettim
Somewhere along in the bitterness
– Acı içinde bir yerde
And I would have stayed up with you all night
– Ve bütün gece seninle kalırdım
Had I known how to save a life
– Bir hayatı nasıl kurtaracağımı bilseydim
Let him know that you know best
– En iyisini bildiğini bilmesine izin ver
Cause after all you do know best
– Çünkü en iyisini biliyorsun
Try to slip past his defense
– Savunmasını geçmeye çalış
Without granting innocence
– Masumiyet vermeden
Lay down a list of what is wrong
– Ne bir YB var
The things you’ve told him all along
– Başından beri ona anlattığın şeyler
And pray to God he hears you
– Ve seni duyması için Tanrı’ya dua et
And pray to God he hears you
– Ve seni duyması için Tanrı’ya dua et
Where did I go wrong, I lost a friend
– Nerede yanlış yaptım, bir arkadaşımı kaybettim
Somewhere along in the bitterness
– Acı içinde bir yerde
And I would have stayed up with you all night
– Ve bütün gece seninle kalırdım
Had I known how to save a life
– Bir hayatı nasıl kurtaracağımı bilseydim
As he begins to raise his voice
– Sesini yükseltmeye başladığında
You lower yours and grant him one last choice
– Seninkini indir ve ona son bir seçenek ver
Drive until you lose the road
– Yolu kaybedene kadar sür
Or break with the ones you’ve followed
– Ya da takip ettiklerinizden ayrılın
He will do one of two things
– İki şeyden birini yapacak
He will admit to everything
– Her şeyi itiraf edecek
Or he’ll say he’s just not the same
– Ya da o sadece aynı olmadığını söyleyecektir
And you’ll begin to wonder why you came
– Ve neden geldiğini merak etmeye başlayacaksın
Where did I go wrong, I lost a friend
– Nerede yanlış yaptım, bir arkadaşımı kaybettim
Somewhere along in the bitterness
– Acı içinde bir yerde
And I would have stayed up with you all night
– Ve bütün gece seninle kalırdım
Had I known how to save a life
– Bir hayatı nasıl kurtaracağımı bilseydim
Where did I go wrong, I lost a friend
– Nerede yanlış yaptım, bir arkadaşımı kaybettim
Somewhere along in the bitterness
– Acı içinde bir yerde
And I would have stayed up with you all night
– Ve bütün gece seninle kalırdım
Had I known how to save a life
– Bir hayatı nasıl kurtaracağımı bilseydim
How to save a life
– Bir hayat kurtarmak için nasıl
How to save a life
– Bir hayat kurtarmak için nasıl
Where did I go wrong, I lost a friend
– Nerede yanlış yaptım, bir arkadaşımı kaybettim
Somewhere along in the bitterness
– Acı içinde bir yerde
And I would have stayed up with you all night
– Ve bütün gece seninle kalırdım
Had I known how to save a life
– Bir hayatı nasıl kurtaracağımı bilseydim
Where did I go wrong, I lost a friend
– Nerede yanlış yaptım, bir arkadaşımı kaybettim
Somewhere along in the bitterness
– Acı içinde bir yerde
And I would have stayed up with you all night
– Ve bütün gece seninle kalırdım
Had I known how to save a life
– Bir hayatı nasıl kurtaracağımı bilseydim
How to save a life
– Bir hayat kurtarmak için nasıl
Jess Moskaluke – How to Save a Life İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.