remme – get older İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

I read your lips on the subway
– Metroda dudaklarını okudum.
When you were talkin’ to your friend
– Arkadaşınla konuşurken
Couldn’t make out what you said
– Dediğinden hiç bir şey anlamadım
But it sounded like an argument
– Ama bu bir argüman gibi geldi
I was wonderin’ if I could’ve looked you in the eyes
– Gözlerine bakıp bakamayacağımı merak ediyordum.
But I didn’t dare
– Ama cesaret edemedim
I wish I took your hand
– Elini tuttum keşke
And showed you a way out of there
– Ve sana oradan bir çıkış yolu gösterdi

My head keeps spinnin’ when I hold you
– Seni tuttuğumda başım dönmeye devam ediyor
Time won’t matter when we get older, we get older
– Yaşlandıkça zaman önemli değil, yaşlanıyoruz
Six months, 60 seconds, one minute
– Altı ay, 60 saniye, bir dakika
Time doesn’t matter when we get older, we get older
– Yaşlandıkça zaman önemli değil, yaşlanıyoruz

My thoughts were runnin’ fast
– Düşüncelerim hızlı koşuyordu
And my heart began to pick up pace
– Ve kalbim hız kazanmaya başladı
I knew I had to act if we’re ever to be face to face
– Eğer kalırsak yüzü olması için hareket etmek zorunda kaldım yüzüne biliyordum
My hesitation cost in seconds you were lost
– Tereddütüm saniyeler içinde kayboldu
And I was standin’ there
– Ve ben orada duruyordum
Guess the times that change your life come from nowhere
– Sanırım hayatını değiştiren zamanlar hiçbir yerden gelmiyor
When you’re unprepared
– Hazırlıksız olduğunuzda

My head keeps spinnin’ when I hold you
– Seni tuttuğumda başım dönmeye devam ediyor
Time won’t matter when we get older, we get older
– Yaşlandıkça zaman önemli değil, yaşlanıyoruz
Six months, 60 seconds, one minute
– Altı ay, 60 saniye, bir dakika
Time doesn’t matter when we get older, we get older
– Yaşlandıkça zaman önemli değil, yaşlanıyoruz

Six months, 60 seconds, one minute
– Altı ay, 60 saniye, bir dakika
Time doesn’t matter when you’re lost in it
– İçinde kaybolduğunda zaman önemli değil
Years keep endin’, but they’re unfinished
– Yıllar bitmeye devam ediyor, ama bitmemiş
One minute, one minute, one minute, one minute
– Bir dakika, bir dakika, bir dakika, bir dakika

Six months, 60 seconds, one minute
– Altı ay, 60 saniye, bir dakika
We take it for granted ’til we don’t get it
– Verilen ’til için anlamadık alırız
Live every moment with your heart in it
– Her anı kalbinle yaşa
Don’t miss it, don’t miss it, don’t miss it
– Kaçırmayın, kaçırmayın, kaçırmayın

My head keeps spinnin’ when I hold you
– Seni tuttuğumda başım dönmeye devam ediyor
Time won’t matter when we get older, we get older
– Yaşlandıkça zaman önemli değil, yaşlanıyoruz




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın