Wake up every morning
– Her sabah uyan
Almost surprised I survived
– Neredeyse hayatta kaldığıma şaşırdım
Blood on the pillow
– Yastığın üzerinde kan
Tears in my eyes
– Gözlerimde yaşlar
Slept in a murder scene last night
– Dün gece bir cinayet mahallinde uyudum.
Nobody move
– Kimse kıpırdamasın
Nobody gets hurt
– Kimse incinmez
On loop the loop
– Döngü üzerinde döngü
Can’t get out of reverse
– Tersinden çıkamıyorum
Stuck in limbo (All this time)
– Arafta kalmış (bunca zaman)
Waiting (Up all night)
– Bekliyorum (bütün gece)
Waiting (Stuck inside in limbo, limbo)
– Bekleme (limbo, limbo içinde sıkışmış)
I need saving (All this time)
– Tasarrufa ihtiyacım var (tüm bu zaman)
I’m fading (Hold on tight)
– Soluyorum (sıkı tutun)
Fading (Stuck inside in limbo, limbo)
– Solma (limbo, limbo içinde sıkışmış)
Stuck in limbo (All this time)
– Arafta kalmış (bunca zaman)
Waiting (Up all night)
– Bekliyorum (bütün gece)
I’m waiting (Stuck inside in limbo, limbo)
– Bekliyorum (limbo, limbo içinde sıkışmış)
I need saving (All this time)
– Tasarrufa ihtiyacım var (tüm bu zaman)
I’m fading (Hold on tight)
– Soluyorum (sıkı tutun)
Fading (Stuck inside in limbo, limbo)
– Solma (limbo, limbo içinde sıkışmış)
Now I’ve become someone
– Şimdi biri oldum
I don’t recognise
– Ben tanımıyorum
I despise
– Hor görüyorum
Numb and defeated
– Uyuşmuş ve mağlup
Part paralysed
– Bölüm felç
I think I’m starting again so I roll the dice
– Sanırım tekrar başlıyorum, bu yüzden zar atıyorum
But I should stop and take my own advice
– Ama durup kendi tavsiyemi dinlemeliyim.
It’s no wonder
– Hiç de şaşırtıcı değil
I found myself lost ignoring all the signs
– Tüm işaretleri görmezden gelerek kendimi kaybettim
Fading
– Soluk
Stuck in limbo (All this time)
– Arafta kalmış (bunca zaman)
Waiting (Up all night)
– Bekliyorum (bütün gece)
Waiting (Stuck inside in limbo, limbo)
– Bekleme (limbo, limbo içinde sıkışmış)
I need saving (All this time)
– Tasarrufa ihtiyacım var (tüm bu zaman)
I’m fading (Hold on tight)
– Soluyorum (sıkı tutun)
Fading (Stuck inside in limbo, limbo)
– Solma (limbo, limbo içinde sıkışmış)
Stuck in limbo (All this time)
– Arafta kalmış (bunca zaman)
Waiting (Up all night)
– Bekliyorum (bütün gece)
I’m waiting (Stuck inside in limbo, limbo)
– Bekliyorum (limbo, limbo içinde sıkışmış)
I need saving (All this time)
– Tasarrufa ihtiyacım var (tüm bu zaman)
I’m fading (Hold on tight)
– Soluyorum (sıkı tutun)
Fading (Stuck inside in limbo, limbo)
– Solma (limbo, limbo içinde sıkışmış)
Somebody calm me down
– Biri bana sakin ol
Wake me up slow
– Beni yavaşça uyandır
Don’t leave me too late
– Beni çok geç bırakma.
Don’t wait
– Beklemeyin
Till I’m stuck in limbo
– Arafta kalana kadar
Limbo
– Araf
Somebody calm me down
– Biri bana sakin ol
Wake me up slow
– Beni yavaşça uyandır
Don’t leave me too late
– Beni çok geç bırakma.
Don’t wait
– Beklemeyin
Until my body is cold
– Vücudum soğuyana kadar
And I’m stuck in limbo
– Ve ben arafta sıkışıp kaldım
Till my body is cold
– Vücudum soğuyana kadar
My body is cold
– Vücudum soğuk
My body is cold
– Vücudum soğuk
Till my body is cold
– Vücudum soğuyana kadar
Yeah my body is cold
– Evet vücudum soğuk
And I’m stuck in limbo
– Ve ben arafta sıkışıp kaldım
Stuck in limbo
– Belirsizlik içinde sıkışmış
Stuck in limbo
– Belirsizlik içinde sıkışmış
Yeah I’m stuck in limbo
– Evet arafta sıkışıp kaldım
Royal Blood – Limbo İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.