easy life – ocean view İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I thought you said you loved the ocean
– Okyanusu sevdiğini söylediğini sanıyordum.
When we were standing at the shore
– Biz kıyıda dururken
You didn’t even dip your toes in
– Ayak parmaklarını bile batırmadın.
I can’t believe I just took you home
– Seni eve götürdüğüme inanamıyorum.

I thought you said you loved the ocean
– Okyanusu sevdiğini söylediğini sanıyordum.
When we were standing at the shore
– Biz kıyıda dururken
You didn’t even dip your toes in
– Ayak parmaklarını bile batırmadın.
I can’t believe I just took you home
– Seni eve götürdüğüme inanamıyorum.

You and me, by the sea, working on our tan lines
– Sen ve ben, deniz kenarında, bronzlaşma çizgilerimiz üzerinde çalışıyoruz
Tangerine dream, I watch you swim, I watch you dive
– Mandalina rüyası, yüzmeni izliyorum, dalışını izliyorum
We could pretend it’s always like this
– Her zaman böyleymiş gibi davranabiliriz.
Let’s pretend it’s always like this
– Her zaman böyle olduğunu varsayalım

Let’s get rich, live like kings, let’s get red like lobsters
– Zengin olalım, krallar gibi yaşayalım, ıstakoz gibi kızaralım
Factor 50 on my skin, fighting off the monsters
– Cildimdeki faktör 50, canavarlarla savaşıyor
Let’s pretend it’s always like this
– Her zaman böyle olduğunu varsayalım
And let’s collect some pretty pictures
– Ve bazı güzel resimler toplayalım

I thought you said you loved the ocean
– Okyanusu sevdiğini söylediğini sanıyordum.
When we were standing at the shore
– Biz kıyıda dururken
You didn’t even dip your toes in
– Ayak parmaklarını bile batırmadın.
I can’t believe I just took you home
– Seni eve götürdüğüme inanamıyorum.

I’m roasting, just coasting, good mood
– Kavuruyorum, sadece kavuruyorum, iyi bir ruh hali
Your skin on my skin, posing in a photo booth
– Cildim üzerinde cildiniz, bir fotoğraf standında poz
The scent of vanilla from your shampoo
– Şampuanınızdan vanilya kokusu
And we move only when we have to
– Ve sadece mecbur olduğumuzda hareket ediyoruz

We’re fresher than daisies, driving me crazy, driving at high speeds
– Papatyalardan daha tazeyiz, beni delirtiyor, yüksek hızlarda sürüyoruz
Hit me like Tyson, when pillow fighting up in the en-suite
– En-suite banyoda yastık kavgası yaparken Tyson gibi vur bana
You float like a butterfly, sting like a bee, gave me a nosebleed
– Bir kelebek gibi süzülüyorsun, bir arı gibi sokuyorsun, bana burun kanaması verdin
Life’s a beach, I’m a sexy beast
– Hayat bir plaj, ben seksi bir canavarım

I thought you said you loved the ocean
– Okyanusu sevdiğini söylediğini sanıyordum.
When we were standing at the shore
– Biz kıyıda dururken
You didn’t even dip your toes in
– Ayak parmaklarını bile batırmadın.
I can’t believe I just took you home
– Seni eve götürdüğüme inanamıyorum.

I thought you said you loved the ocean
– Okyanusu sevdiğini söylediğini sanıyordum.
When we were standing at the shore
– Biz kıyıda dururken
You didn’t even dip your toes in
– Ayak parmaklarını bile batırmadın.
I can’t believe I just took you home
– Seni eve götürdüğüme inanamıyorum.

I thought you said you loved the ocean
– Okyanusu sevdiğini söylediğini sanıyordum.
When we were standing at the shore
– Biz kıyıda dururken
You didn’t even dip your toes in
– Ayak parmaklarını bile batırmadın.
I can’t believe I just took you home
– Seni eve götürdüğüme inanamıyorum.
(I thought you said you loved the ocean)
– (Okyanusu sevdiğini söylediğini sanıyordum)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın