How could you ever leave me without a chance to try?
– Denemeye fırsat bulamadan beni nasıl terk edersin?
How can I be sorry if I don’t know the crime?
– Suçu bilmiyorsam nasıl özür dileyebilirim?
I should be mad ’cause you never told me why
– Kızgın olmalıyım çünkü bana nedenini söylemedin.
Still, I can’t seem to say goodbye
– Yine de, elveda diyemem gibi görünüyor
Ooh, yeah
– Ooh, Evet
When I try to fall back, I fall back to you (yeah)
– Geri düşmeye çalıştığımda, sana geri dönüyorum (Evet)
When I talk to my friends, I talk about you (yeah)
– Arkadaşlarımla konuştuğumda, senin hakkında konuşuyorum (Evet)
When the Hennessy’s strong, all I see is you, is you, is you, oh, you (yeah)
– Hennessy güçlü olduğunda, tek gördüğüm sensin, sen, sen, oh, sen (Evet)
Ooh, yeah
– Ooh, Evet
No, I haven’t moved on, but trust me, I’ve tried (yeah)
– Hayır, devam etmedim, ama inan bana, denedim (Evet)
If I give you a call, don’t hang up the line (yeah)
– Seni ararsam, telefonu kapatmayın (Evet)
When the Hennessy’s strong, all I see is you, is you, is you, oh, you
– Hennessy güçlü olduğunda, tek gördüğüm sensin, sensin, sensin, oh, sensin
Oh, you
– Oh, sen
Is you, is you
– Var mi
Oh, you
– Oh, sen
Oh, you
– Oh, sen
Oh, you
– Oh, sen
I’m good at overthinking
– Ben overthinking iyiyim
But I haven’t even got this far
– Ama bu kadar uzağa bile gitmedim.
All I know is that my mind is
– Tek bildiğim, aklımın
In the back seat of your Corvette car
– Corvette arabanızın arka koltuğunda
You got me at my baddest (baddest)
– Beni en kötü şekilde yakaladın (en kötü)
And you got me ’round your fingertip
– Ve sen beni parmak ucunun etrafında dolaştırdın
Should be fed up with your bullshit
– Saçmalıklarından bıkmış olmalısın.
But everything about you, no, I can’t resist
– Ama seninle ilgili her şey, hayır, karşı koyamıyorum
How could you ever leave me without a chance to try?
– Denemeye fırsat bulamadan beni nasıl terk edersin?
How can I be sorry if I don’t know the crime?
– Suçu bilmiyorsam nasıl özür dileyebilirim?
I should be mad that you never told me why
– Bana nedenini söylemediğin için kızgın olmalıyım.
Still, I can’t seem to say goodbye
– Yine de, elveda diyemem gibi görünüyor
Ooh, yeah
– Ooh, Evet
When I try to fall back, I fall back to you (yeah)
– Geri düşmeye çalıştığımda, sana geri dönüyorum (Evet)
When I talk to my friends, I talk about you (yeah)
– Arkadaşlarımla konuştuğumda, senin hakkında konuşuyorum (Evet)
When the jealousy’s strong, all I see is you, is you, is you, oh, you
– Kıskançlık güçlü olduğunda, tek gördüğüm sensin, sensin, sensin, oh, sensin
Oh, you
– Oh, sen
Is you, is you
– Var mi
Oh, you
– Oh, sen
Is you
– Sen misin
Oh, you (oh, love, you)
– Oh, sen (oh, aşk, sen)
Is you, is you
– Var mi
Oh, you
– Oh, sen
Regard Feat. Troye Sivan & Tate McRae – You [Topic Remix] İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.