흘러가는 대로 둬 (yeah) for me (yeah)
– Aktığı gibi koy (Evet) benim için (Evet)
움직이는 대로 show me (yeah)
– hareket ederken bana göster (Evet)
너도 시선을 맞춰오는 걸 (ay) 보니, yeah
– Evet, görüyorum ki sen de bana bakıyorsun.
이러다 큰일날 걸 (ay) 느끼니, ay
– Bu büyük bir anlaşma olacak gibi hissediyorum, ay.
지루해져 가던 party (party)
– parti (parti)
느슨해졌던 맘이 (맘이)
– Gevşemiş zihin (zihin)
다시 몰아치는 사이 (사이)
– Tekrar sürüş arasında (arasında)
감추지 마 더는 for me (for me)
– Artık benim için saklamayın (benim için)
너의 맘을 가려두는 reason (oh, reason)
– aklını maskelemek için sebep (oh, sebep)
슬쩍 건드는 날 느끼니 (느끼니)
– Eğer tokatlamak gün hissediyor musunuz (hissediyorum)
보일 듯 말 듯이 널 홀리는 (홀리는)
– Holly (Holly)
잡힐 듯 말 듯이 널 놀리는 (놀리는)
– Yakalanmış gibi alay ediyorsun.
호기심에 쫓겨 내몰리는 (내몰리는)
– Merak dışarı atıldı (dışarı)
눈 감아도 나를 떠올리는 (떠올리는)
– Gözlerini kapatsan bile, beni hatırlıyorsun (hatırla).
다시 내게 발을 되돌리는 (되돌리는)
– Ayaklarını bana geri getir (bana geri dön)
더는 숨겨두지 못하는 reason (oh, reason)
– artık gizlenemeyen sebep (oh, sebep)
Baby, don’t play with me
– Bebeğim, benimle oynama.
우리 사이에 무슨 privacy?
– Aramızda ne mahremiyeti var?
빠져들수록 뭔가 다르지
– Daha içine işler daha farklı.
네게 집중해 you’re my VIP, yeah, yeah
– Sen benim VIP’İMSİN, Evet, Evet
(She talkin’ about) Step up, step up 대답 대신
– (İlgili öne yerine cevap adım kadar diyor)
Hands up, heads up 몸을 맡긴
– Eller Yukarı, kafalar Yukarı
순간마다 전해와 소리 없이
– Her an, ses olmadan.
꼭 나만 원하는 너
– Sadece beni istiyorsun.
다시 시작되는 party (party, oh)
– Partiyi Yeniden Başlat (parti, oh)
살짝 부딪힌 발이 (발이, oh)
– Hafifçe çarpmış ayaklar (ayaklar, oh)
깊이 뒤엉키는 사이 (사이, yeah)
– Derin kıvrımlı xi, Evet
같은 춤을 추는 body (body)
– vücut (vücut)aynı dansı dans ediyor
너의 맘을 가려두는 reason (oh, reason)
– aklını maskelemek için sebep (oh, sebep)
슬쩍 건드는 날 느끼니 (느끼니)
– Eğer tokatlamak gün hissediyor musunuz (hissediyorum)
보일 듯 말 듯이 널 홀리는 (홀리는)
– Holly (Holly)
잡힐 듯 말 듯이 널 놀리는 (놀리는)
– Yakalanmış gibi alay ediyorsun.
호기심에 쫓겨 내몰리는 (내몰리는)
– Merak dışarı atıldı (dışarı)
눈 감아도 나를 떠올리는 (떠올리는)
– Gözlerini kapatsan bile, beni hatırlıyorsun (hatırla).
다시 내게 발을 되돌리는 (되돌리는)
– Ayaklarını bana geri getir (bana geri dön)
더는 숨겨두지 못하는 reason (reason)
– artık gizlenemeyen sebep (sebep)
Oh, reason
– Oh, sebep
Yeah, top down, yeah
– Evet, yukarıdan aşağıya, Evet
It could be you and me, it could be you and me
– Sen ve ben olabilir, sen ve ben olabilir
Yeah, top down, yeah
– Evet, yukarıdan aşağıya, Evet
Now let me give you what you want tonight (woo)
– Şimdi sana bu gece istediğini vereyim (woo)
You told me
– Bana söylediğin
나를 향한 눈빛과 유연한 그 몸짓 속
– Gözlerinde ve bana karşı esnek jestler
감춰둔 너만의 secret
– Kendi sırrın gizli
서둘러 꺼내보이지는 마 서로를 탐색하는 time
– Acele etme ve çıkar. birbirinizi keşfetme zamanı.
시작된 순간 우린 이미 don’t stop
– Başlar başlamaz, zaten durmuyoruz
You got a one-way tickеt to the top
– Zirveye tek yön biletin var.
너의 맘을 가려두는 reason (oh, reason)
– aklını maskelemek için sebep (oh, sebep)
슬쩍 건드는 날 느끼니 (느끼니, 느끼니 yeah)
– (Hissediyorsun, Evet hissediyorsun)tokatlamak gün hissediyorsun
보일 듯 말 듯이 널 홀리는 (홀리는)
– Holly (Holly)
잡힐 듯 말 듯이 널 놀리는 (놀리는)
– Yakalanmış gibi alay ediyorsun.
호기심에 쫓겨 내몰리는 (내몰리는, 내몰리는)
– Merak dışarı atıldı (dışarı, dışarı)
눈 감아도 나를 떠올리는 (떠올리는, 떠올리는)
– Gözlerimi kapattığımda bile hatırlıyorum (hatırlıyorum, hatırlıyorum).
다시 내게 발을 되돌리는 (되돌리는)
– Ayaklarını bana geri getir (bana geri dön)
더는 숨겨두지 못하는 rеason (oh, reason)
– artık gizlenemeyen sebep (oh, sebep)
Oh, reason
– Oh, sebep
Yeah, top down, yeah
– Evet, yukarıdan aşağıya, Evet
It could be you and me, it could be you and me
– Sen ve ben olabilir, sen ve ben olabilir
Yeah, top down, yeah
– Evet, yukarıdan aşağıya, Evet
Now let me give you what you want tonight (woo)
– Şimdi sana bu gece istediğini vereyim (woo)
(Oh, reason)
– (Oh, sebep)
넌 맘을 가려 난 말을 아껴
– Kalbini örten kelimeleri Sakla.
I’m here, baby, you don’t gotta be shy
– Buradayım bebeğim, utanmana gerek yok.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.