Noga Erez – NO news on TV İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Man, I’m so bored
– Adam, çok sıkıldım
One, two, three, uh!
– Bir, iki, üç, uh!

I don’t wanna look at my phone anymore
– I don’t wanna telefonumu bakmana gerek yok ki
I don’t wanna roll like a stone anymore
– Artık taş gibi yuvarlanmak istemiyorum.
I cannot hear my thoughts in this silence no more
– Artık bu sessizlikte düşüncelerimi duyamıyorum
Bring back the noise, bring back the noise
– Gürültüyü geri getir, gürültüyü geri getir

I guess I must’ve been in my room for too long
– Sanırım uzun zamandır odamda olmalıyım.
Black flags, red fronts, in my eyes for too long
– Siyah bayraklar, kırmızı cepheler, gözlerimde çok uzun süre
We gon’ be alright, they don’t play it no more
– İyi olacağız, artık oynamıyorlar.
Play it no more, don’t play it no more
– Oyun artık, başka oyun yok

Tick tock, I just woke up, and I don’t know what’s the time
– Tik tak, daha yeni uyandım ve saatin kaç olduğunu bilmiyorum
No one’s looking at the clock ’cause there’s nowhere to climb
– Kimse saate bakmıyor çünkü tırmanacak bir yer yok
Tick tock, I just woke up, and there’s no news on TV
– Tik tak, yeni uyandım ve televizyonda haber yok
No more selling stuff for money, everybody’s free
– Artık para için bir şeyler satmak yok, herkes özgür

Man, I’m so bored
– Adam, çok sıkıldım
La, la, la, la, la, la, la, la, uh
– La, la, la, la, la, la, la, la, uh

I don’t wanna look at my phone anymore (you’re no fun)
– Artık telefonuma bakmak istemiyorum (eğlenceli değilsin)
I don’t wanna roll like a stone anymore (you’re no fun)
– Artık bir taş gibi yuvarlanmak istemiyorum (eğlenceli değilsin)
I can’t hear my thoughts in this silence no more
– Artık bu sessizlikte düşüncelerimi duyamıyorum
Bring back the noise, bring back the noise
– Gürültüyü geri getir, gürültüyü geri getir

Somebody came in and broke the lock
– Birisi içeri girdi ve kilidi kırdı
We didn’t even notice we were stuck
– Sıkıştığımızı bile fark etmedik.
It’s like clean your nose, smell the rose
– Burnunu temizlemek, gülü koklamak gibi
Body but don’t overdose
– Vücut ama aşırı doz yok
Hold your hose, pick a pose
– Hortumunu tut, bir poz seç
It never slows
– Asla yavaşlamaz

Tick tock, I just woke up, and I don’t know what’s the time
– Tik tak, daha yeni uyandım ve saatin kaç olduğunu bilmiyorum
(Tell ya, we got nothing to lose)
– (Sana söyleyeyim, kaybedecek bir şeyimiz yok)
No one’s looking at the clock ’cause there’s nowhere to climb
– Kimse saate bakmıyor çünkü tırmanacak bir yer yok
Tick tock, I just woke up, and there’s no news on TV
– Tik tak, yeni uyandım ve televizyonda haber yok
Tell ya, we got nothing to lose
– Söylesene, kaybedecek bir şeyimiz yok.
No more selling stuff for money, everybody’s free
– Artık para için bir şeyler satmak yok, herkes özgür

There’s no…
– Hayır…
Can I play with your enemies?
– Düşmanlarınla oynayabilir miyim?
Can I play with your enemies?
– Düşmanlarınla oynayabilir miyim?
Can I play with your enemies?
– Düşmanlarınla oynayabilir miyim?
Can I play with your enemies?
– Düşmanlarınla oynayabilir miyim?

Tick tock, I just woke up, and I don’t know what’s the time
– Tik tak, daha yeni uyandım ve saatin kaç olduğunu bilmiyorum
Tell ya, we got nothing to lose
– Söylesene, kaybedecek bir şeyimiz yok.
No one’s looking at the clock ’cause there’s nowhere to climb
– Kimse saate bakmıyor çünkü tırmanacak bir yer yok
Tick tock, I just woke up, and there’s no news on TV
– Tik tak, yeni uyandım ve televizyonda haber yok
Tell ya, we got nothing to lose
– Söylesene, kaybedecek bir şeyimiz yok.
No more selling stuff for money, everybody’s free
– Artık para için bir şeyler satmak yok, herkes özgür




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın