People say I drive too fast, move too fast, live too fast
– İnsanlar çok hızlı sürdüğümü, çok hızlı hareket ettiğimi, çok hızlı yaşadığımı söylüyor
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
People say I drive too fast, move too fast, live too fast
– İnsanlar çok hızlı sürdüğümü, çok hızlı hareket ettiğimi, çok hızlı yaşadığımı söylüyor
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
Living at the speed of light, like a bullet
– Işık hızında yaşamak, bir mermi gibi
I could be dead by the morning
– Sabaha ölmüş olabilirim.
I can’t call it
– Ben ararım onu
So I ain’t got no time, to wait
– Bu yüzden beklemek için zamanım yok
(Wait) It out
– (Bekle) bitti
I’ve been down and out for too long
– Çok uzun zamandır inip çıktım.
And I ain’t got too many options
– Ve çok fazla seçeneğim yok
People say I drive too fast, move too fast, live too fast
– İnsanlar çok hızlı sürdüğümü, çok hızlı hareket ettiğimi, çok hızlı yaşadığımı söylüyor
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
People say I drive too fast, move too fast, live too fast
– İnsanlar çok hızlı sürdüğümü, çok hızlı hareket ettiğimi, çok hızlı yaşadığımı söylüyor
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
Still alive but if my heart broke
– Hala hayatta ama kalbim kırılırsa
I could be dead by tomorrow
– Yarına kadar ölmüş olabilirim.
He’s got eyes on me
– O beni görüyor
He’ll take me soon
– Yakında beni alacak.
He’s making room
– Oda yapıyor
Always in love
– Her zaman aşık
I ain’t got much to lose
– Ne kadar kaybetmek yok
People say I drive too fast, move too fast, live too fast
– İnsanlar çok hızlı sürdüğümü, çok hızlı hareket ettiğimi, çok hızlı yaşadığımı söylüyor
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
People say I drive too fast, move too fast, live too fast
– İnsanlar çok hızlı sürdüğümü, çok hızlı hareket ettiğimi, çok hızlı yaşadığımı söylüyor
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
Living at the speed of light, it’s hard to follow
– Işık hızında yaşamak, takip etmek zor
I could be dead by tomorrow
– Yarına kadar ölmüş olabilirim.
Tryna face it
– Tryna yüzleş
So I ain’t got time to wait it out
– Bu yüzden beklemek için zamanım yok
I’ve been down and out for too long
– Çok uzun zamandır inip çıktım.
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
Ain’t no such thing as too fast for me
– Benim için çok hızlı diye bir şey yok
I called on you, you were needed
– Seni aradım, gerekli olduğunu
You went MIA today and I ain’t seen ya
– Bugün MİA’YA gittin ve seni görmedim.
I thought of you, while I was working
– Çalışırken seni düşündüm.
I’m too proud to look for ya
– Seni aramak için çok gururluyum
I hope you’re hurting
– Umarım acıyorsundur.
Tell me what I got to prove (while I was working)
– Bana ne kanıtlamam gerektiğini söyle (çalışırken).
I don’t mean nothing to you (I hope you’re hurting)
– Senin için hiçbir şey ifade etmiyorum (umarım acıyorsundur)
You ain’t got nothing to say (while I was working)
– Söyleyecek bir şeyin yok (ben çalışırken)
You’re too good at walking away (I hope you’re hurting)
– Uzaklaşmakta çok iyisin (umarım acıyorsundur)
I hope you’re hurting
– Umarım acıyorsundur.
(I have nothing to prove)
– (Kanıtlayacak bir şeyim yok)
While I was working
– Ben çalışırken
I don’t mean nothing to you
– Sana bir şey demek istemiyorum
I hope you’re hurting
– Umarım acıyorsundur.
(You ain’t got nothing to say)
– (Söyleyecek bir şeyin yok)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.