Nickelback – Animals İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I, I’m driving black on black
– Ben, siyah üzerine siyah sürüyorum
Just got my license back
– Ehliyetimi daha yeni döndüm
I’ve got this feeling in my veins this train is coming off the track
– Damarlarımda bir his var bu tren raydan çıkıyor
I’ll ask polite if the devil needs a ride
– Kibarca şeytanın bir arabaya ihtiyacı olup olmadığını soracağım
Because the angel on my right ain’t hanging out with me tonight
– Çünkü sağımdaki melek bu gece benimle takılmayacak.

I’m driving past your house while you were sneaking out
– Sen kaçarken ben evinin önünden geçiyordum.
I got the car door opened up so you can jump in on the run
– Arabanın kapısını açtım, böylece koşuya atlayabilirsin.
Your mom don’t know that you were missing
– Annen kayıp olduğunu bilmiyor.
She’d be pissed if she could see the parts of you that I’ve been kissing
– Senin öpüştüğüm kısımlarını görebilseydi çok kızardı.
Screamin’
– Çığlık atıyor

No, we’re never gonna quit
– Hayır, hiçbir zaman bırakacağız
Ain’t nothing wrong with it
– Bunda yanlış bir şey yok
Just acting like we’re animals (animals)
– Sadece hayvanlar gibi davranıyoruz (hayvanlar)
No, no matter where we go
– Hayır, nereye gidersek gidelim
‘Cause everybody knows
– Çünkü herkes biliyor
We’re just a couple of animals (animals)
– Biz sadece bir çift hayvanız (hayvanlar)

So come on baby, get in
– Hadi bebeğim, içeri gir.
Get in, just get in
– İçeri gir, sadece içeri gir
Check out the trouble we’re in
– İçinde olduğumuz sorunu kontrol et

You’re beside me on the seat
– Sen benim yanımdasın koltukta
Got your hand between my knees
– Elin dizlerimin arasında
And you control how fast we go by just how hard you wanna squeeze
– Hızlı sabit sadece sıkmak istemiyorum, gidelim biz nasıl kontrol edebilirsin
It’s hard to steer when you’re breathing in my ear
– Kulağımda nefes alırken yönlendirmek zor
But I got both hands on the wheel while you got both hands on my gears
– Ama iki elim direksiyonda, sen iki elim dişlilerimde.

By now, no doubt that we were heading south
– Şimdiye kadar, hiç şüphe yok ki güneye gidiyorduk
I guess nobody ever taught her not to speak with a full mouth
– Sanırım hiç kimse ona tam bir ağız ile konuşmamayı öğretmedi
‘Cause this was it, like flicking on a switch
– Çünkü bu kadardı, bir düğmeye basmak gibi
It felt so good I almost drove into the ditch
– O kadar iyi hissettim ki neredeyse hendeğe sürüyordum
I’m screamin’
– Çığlık atıyorum

No, we’re never gonna quit
– Hayır, hiçbir zaman bırakacağız
Ain’t nothing wrong with it
– Bunda yanlış bir şey yok
Just acting like we’re animals (animals)
– Sadece hayvanlar gibi davranıyoruz (hayvanlar)
No, no matter where we go
– Hayır, nereye gidersek gidelim
‘Cause everybody knows
– Çünkü herkes biliyor
We’re just a couple of animals (animals)
– Biz sadece bir çift hayvanız (hayvanlar)

So come on baby, get in
– Hadi bebeğim, içeri gir.
Get in, just get in
– İçeri gir, sadece içeri gir
Look at the trouble we’re in
– İçinde bulunduğumuz sorunlara bakın

We were parked out by the tracks
– Rayların orada Park etmiştik.
We’re sitting in the back and we just started getting busy
– Arkada oturuyoruz ve daha yeni meşgul olmaya başladık
When she whispered “What was that?”
– Fısıldadığında, ” bu neydi?”
“The wind, I think ’cause no one else knows where we are”
– “Rüzgar, sanırım başka kimse nerede olduğumuzu bilmiyor”
And that was when she started screamin’
– Ve o zaman çığlık atmaya başladı
“That’s my dad outside the car!”
– “Bu benim babam arabanın dışında!”

Oh please, the keys, they’re not in the ignition
– Lütfen, anahtarlar kontakta değil.
Must have wound up on the floor while we were switching our positions
– Yerimizi değiştirirken yere düşmüş olmalıyız.
I guess they knew that she was missing
– Sanırım kayıp olduğunu biliyorlardı.
As I tried to tell her dad it was her mouth that I was kissing
– Babasına söylemeye çalıştığım şey, öpüştüğüm ağzıydı.
Screamin’
– Çığlık atıyor

No, we’re never gonna quit
– Hayır, hiçbir zaman bırakacağız
Ain’t nothing wrong with it
– Bunda yanlış bir şey yok
Just acting like we’re animals (animals)
– Sadece hayvanlar gibi davranıyoruz (hayvanlar)
No, no matter where we go
– Hayır, nereye gidersek gidelim
‘Cause everybody knows
– Çünkü herkes biliyor
We’re just a couple of animals (animals)
– Biz sadece bir çift hayvanız (hayvanlar)

So come on baby, get in
– Hadi bebeğim, içeri gir.
(We’re just a couple of animals)
– (Biz sadece bir çift hayvanız)
Get in, just get in
– İçeri gir, sadece içeri gir
Ain’t nothing wrong with it
– Bunda yanlış bir şey yok
Check out the trouble we’re in
– İçinde olduğumuz sorunu kontrol et
(We’re just a couple of animals)
– (Biz sadece bir çift hayvanız)
Get in, just get in
– İçeri gir, sadece içeri gir




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın