PinkPantheress – Just for me İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I found the street of the house in which you stay
– Kaldığın evin sokağını buldum.
And my diary’s full of your name on every page
– Ve günlüğüm her sayfada senin adınla dolu
‘Cause I read somewhere you’ll fall in love with me
– Çünkü bir yerlerde bana aşık olacağını okumuştum.
I’ll try and try again one day, you’ll see
– Bir gün tekrar deneyeceğim, göreceksin
Your hair’s under my pillow so I sleep (so I sleep)
– Saçların yastığımın altında, bu yüzden uyuyorum (bu yüzden uyuyorum).
And I’m dreaming of you leaving roses at my feet (at my feet)
– Ve ayaklarımda güller bıraktığını hayal ediyorum (ayaklarımda)

I’m obsessed with you in a way I can’t believe
– Sana inanamayacağım bir şekilde takıntılıyım.
When you wipe your tears, do you wipe them just for me? (Me, me, me, me, me)
– Gözyaşlarını sildiğinde, sadece benim için mi siliyorsun? (Bana, bana, bana, bana, bana)
Do you wipe them just for me? (Me, me, me, me)
– Sadece benim için mi siliyorsun? (Bana, bana, bana, bana)
I’m pleading on my knees (knees, knees, knees, knees)
– Dizlerimin üzerinde yalvarıyorum (dizler, dizler, dizler, dizler)
It’s your touch that I need (need, need, need, need)
– İhtiyacım olan dokunuş (ihtiyaç, ihtiyaç, ihtiyaç, ihtiyaç)

I followed you today, I was in my car
– Bugün seni takip ettim, arabamdaydım.
I wanted to come and see you from afar
– Gelip seni uzaktan görmek istedim.
If you turned around and saw me I would die
– Eğer arkanı dönüp beni görseydin ölürdüm
I’d pretend I was a person driving by
– Ben bir insanmışım gibi davranırdım
Wrote you a song, do you wanna hear it now? (Hear it now)
– Sana bir şarkı yazdım, şimdi duymak ister misin? (Şimdi duymak)
Don’t bring your friends along to form a crowd (a crowd)
– Bir kalabalık oluşturmak için arkadaşlarınızı yanınıza almayın (bir kalabalık)
‘Cause I need to prove I wrote it just for you (just for you)
– Az önce yazdım sana kanıtlamak için (sadece sana ihtiyacım var çünkü)
What’s the need for them when it could be just us two? (Two, two, two)
– Sadece ikimiz olabilecekken onlara ne gerek var? (İki, iki, iki)

I’m obsessed with you in a way I can’t believe
– Sana inanamayacağım bir şekilde takıntılıyım.
When you wipe your tears, do you wipe them just for me? (Me, me, me, me, me)
– Gözyaşlarını sildiğinde, sadece benim için mi siliyorsun? (Bana, bana, bana, bana, bana)
Do you wipe them just for me? (Me, me, me)
– Sadece benim için mi siliyorsun? (Bana, bana, bana)
I’m pleading on my knees (knees, knees, knees, knees)
– Dizlerimin üzerinde yalvarıyorum (dizler, dizler, dizler, dizler)
It’s your touch that I need (need, need, need, need)
– İhtiyacım olan dokunuş (ihtiyaç, ihtiyaç, ihtiyaç, ihtiyaç)

(Just for you)
– (Sadece senin için)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın