twenty one pilots – Saturday İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Slow down on Monday
– Pazartesi günü yavaşla
Not a sound on Wednesday (yeah)
– Çarşamba günü ses yok (Evet)
Might get loud (ayy) on Friday
– Cuma günü gürültülü olabilir (ayy)
But on Saturday, Saturday, Saturday
– Ama Cumartesi, Cumartesi, Cumartesi
We paint the town
– Kasabayı boyuyoruz.

Lose my sense a time or two
– Hislerimi bir iki kez kaybet.
Weeks feel like days
– Haftalar günler gibi geliyor
Medicate in the afternoon
– Öğleden sonra ilaç verin
And I just want to know
– Ve sadece bilmek istiyorum
Have you lost your footing, too?
– Sen de mi ayaklarını kaybettin?
I just pray that I’m not losing you
– Sadece seni kaybetmemem için dua ediyorum.

Catch me floating circles in my fishbowl
– Balık avımda yüzen daireler yakala beni
Keep things fresh
– Her şeyi taze tut
She said that I should change my clothes
– Kıyafetlerimi değiştirmem gerektiğini söyledi.
I exaggerate the life we used to know, oh, oh
– Eskiden bildiğimiz hayatı abartıyorum, oh, oh

Slow down on Monday
– Pazartesi günü yavaşla
Not a sound on Wednesday (yeah)
– Çarşamba günü ses yok (Evet)
Might get loud (ayy) on Friday
– Cuma günü gürültülü olabilir (ayy)
But on Saturday, Saturday, Saturday
– Ama Cumartesi, Cumartesi, Cumartesi
We paint the town
– Kasabayı boyuyoruz.

Ooh, you’re good
– Ooh, iyisin
These are my dancing shoes
– Bunlar benim dans ayakkabılarım.
We paint the town
– Kasabayı boyuyoruz.
Ooh, you’re good
– Ooh, iyisin
Thought I would dance with you
– Seninle dans edeceğimi düşündüm.
Might get loud (ayy) on Friday
– Cuma günü gürültülü olabilir (ayy)
But on Saturday, Saturday, Saturday
– Ama Cumartesi, Cumartesi, Cumartesi
We paint the town
– Kasabayı boyuyoruz.

(Feeling great)
– (Harika hissediyorum)
Life moves slow on the ocean floor (feeling great)
– Okyanus tabanında hayat yavaş ilerliyor (harika hissediyorum)
I can’t feel the waves anymore
– Artık dalgaları hissedemiyorum.
Did the tide forget to move?
– Gelgit hareket etmeyi unuttu mu?
I just pray that I’m not losing you
– Sadece seni kaybetmemem için dua ediyorum.

Catch me floating circles in my fishbowl
– Balık avımda yüzen daireler yakala beni
Keep things fresh
– Her şeyi taze tut
She said that I should change my clothes
– Kıyafetlerimi değiştirmem gerektiğini söyledi.
I exaggerate the life we used to know, oh, yeah
– Eskiden bildiğimiz hayatı abartıyorum, oh, evet

Working on music?
– Müzik üzerinde mi çalışıyorsun?
Yeah
– Evet
I’ll just to go to bed, I’m tired
– Sadece yatmaya gidiyorum, yorgunum.
I wanna watch “Friends” with you
– Seninle “arkadaşlar” I izlemek istiyorum.
Oh, if you feel like you have time to do a song or you’re inspired
– Oh, eğer bir şarkı yapmak için zamanın varmış gibi hissediyorsan ya da ilham alıyorsan
You should just go for it
– Sadece bunun için gitmek gerekir

(Oh) slow down on Monday (yeah, yeah)
– (Oh) Pazartesi günü yavaşla (Evet, Evet)
Not a sound on Wednesday
– Çarşamba günü ses yok.
Might get loud (ayy) on Friday
– Cuma günü gürültülü olabilir (ayy)
But on Saturday, Saturday, Saturday
– Ama Cumartesi, Cumartesi, Cumartesi
We paint the town
– Kasabayı boyuyoruz.

(Da-da-da-da-da-da-da-da)
– (Da-da-da-da-da-da-da-da)
We paint, paint
– Boyarız, boyarız
Might get loud on Friday
– Cuma günü gürültü olabilir
But on Saturday, Saturday, Saturday
– Ama Cumartesi, Cumartesi, Cumartesi




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın