Alberto & Josef Bratan – Z BRATEM ZARABIAM PAPIER Lehçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Chowaj ten bazar, wyjmuj Cartiera
– Bu çarşıyı Sakla, Cartier’i bul.
Dawaj na kantor albo jubilera
– Bana para ya da kuyumcu ver.
Samo się piszę, samo wybiera
– Kendim yazıyorum, kendim seçiyorum
Baton, kolano i nie ma co zbierać
– Somun, diz ve toplanacak hiçbir şey yok
Wygląda jak koka, się wali jak ściera
– Coca-Cola gibi görünüyor, sürtünme gibi çöküyor
Gasną światła, komin, giwera
– Işıklar sönüyor, baca, giver
Nikogo nie może rozpoznać kamera
– Kimse kamerayı tanıyamaz
Kraty albo kariera, dawaj mi tego Cartiera
– Kafesler veya kariyer, bu Cartier’i bana ver.
Dawaj mi tego Cartiera!
– Cartier’i bana ver!

Jesteś warta tyle (ile?)
– Siz o kadar değerlisiniz (ne kadar?)
Ile za Ciebie zapłacę
– Senin için ne kadar ödeyeceğim
Ile za Ciebie zapłacę
– Senin için ne kadar ödeyeceğim
Butelki na stole, basen
– Masadaki şişeler, havuz
O szmaty nie kłócę się z bratem
– Paçavralar yüzünden kardeşimle tartışmıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum

Dawaj madżongę bo kurwy są blisko
– Bana medjong’u ver çünkü fahişeler burada.
Szama A2, przydrożne bistro
– Szama A2, yol kenarındaki bistro
Szuwaks na dziąsło, testuj to szybko
– Sakız üzerinde shuvakov, hızlı bir şekilde kontrol edin
Patrzę – nie pykło, policja się kręci
– Bakıyorum-şişirmiyor, polis dönüyor
Podstawieni klienci
– Değiştirilen müşteriler
Zawijam pakę, bo wiem co się święci (wiem co się święci)
– Kutuyu sarıyorum çünkü neler olduğunu biliyorum (neler olduğunu biliyorum)

Kilogram prochu, 50 pengi
– Bir kilogram barut, 50 peni
Koka, mefedron, kryształ i tabletki
– Kola, mephedron, Kristal ve tabletler
Wszystko tu znajdziesz od ręki
– Burada şu anda her şeyi bulacaksınız
Co drugi miewa tu lęki
– Her ikincisinin ilaçları vardır.
Ona mnie kusi na seks
– Beni seks için baştan çıkarıyor
Ja nie mam czasu bo zarabiam cash
– Zamanım yok çünkü para kazanıyorum
Ey, mój brat wie co jest pięć
– Kardeşim beşin ne olduğunu biliyor
Złoto na szyi, zaciśnięta pięść
– Boynundaki altın, yumruk sıkıldı

To miejska dżungla, a nie rezerwat
– Burası şehir ormanı, Doğa Koruma Alanı değil
Tu krew na zębach jak dzikie zwierzęta
– Dişlerinde vahşi hayvanlar gibi kan var
Co drugi z nas trafi do piekła
– Her ikimizden biri cehenneme gidecek
Na kłódkę gęba, wiem kiedy się odezwać
– Kapa çeneni, ne zaman konuşacağımı biliyorum.

Jesteś warta tyle (ile?)
– Siz o kadar değerlisiniz (ne kadar?)
Ile za Ciebie zapłacę
– Senin için ne kadar ödeyeceğim
Ile za Ciebie zapłacę
– Senin için ne kadar ödeyeceğim
Butelki na stole, basen
– Masadaki şişeler, havuz
O szmaty nie kłócę się z bratem
– Paçavralar yüzünden kardeşimle tartışmıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum

Nocne zasadzki, maski, porachunki od najmłodszych lat
– Gece pusuları, Maskeler, erken yaşlardan itibaren pusular
Świat pojebany jak Matrix, nie można ufać nikomu już tak
– Dünya bir matris kadar delidir, başka kimseye böyle güvenemezsiniz
Dziwne wynalazki, związki, karmi nas chemia, gotuję się mak
– Garip icatlar, bileşikler, kimya bizi besliyor, haşhaş pişiriyorum
Kiedyś dzieliłem te działki, dzisiaj nie muszę bo robię ten rap
– Eskiden bu bölümleri paylaşırdım, bugün buna ihtiyacım yok çünkü bu rap yapıyorum

Co oko nie widzi to łapie kamera
– Gözün göremediğini kamera yakalar
Znowu skłamała, a miała być szczera
– Yine yalan söyledi ve dürüst olması gerekiyordu.
Leci do innych to mordę wyciera
– Başkalarına uçuyor ve ağzını siliyor.
Dupsko ich boli, patrzą do portfela
– Kıçları ağrıyor, cüzdanlarına bakıyorlar

Jesteś warta tyle (ile?)
– Siz o kadar değerlisiniz (ne kadar?)
Jesteś warta tyle
– Bu kadar değerlisin

Jesteś warta tyle (ile?)
– Siz o kadar değerlisiniz (ne kadar?)
Ile za Ciebie zapłacę
– Senin için ne kadar ödeyeceğim
Ile za Ciebie zapłacę
– Senin için ne kadar ödeyeceğim
Butelki na stole, basen
– Masadaki şişeler, havuz
O szmaty nie kłócę się z bratem
– Paçavralar yüzünden kardeşimle tartışmıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum
Bo z bratem zarabiam papier
– Çünkü kardeşimle kağıt kazanıyorum




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın