그만 거기서
– Orada dur.
한 걸음만 뒤를 돌아보지 말고 걸어와
– Geri adım atma, yürü.
넌 나를 믿고, 그냥 걸어봐
– Bana güveniyorsan yürü.
위험한 게 재미나잖아
– Tehlikeli olmak eğlencelidir.
Can’t nobody tell you how to do it
– Kimse sana nasıl yapacağını söyleyemez.
Oh, 선택은 너의 몫
– Seçim senin payın.
도전을 해봤나? 해볼까?
– Meydan okumayı denedin mi? Deneyelim?
With the thought from my paradigm
– Paradigmamın düşüncesiyle
깊은 정적 속에 너는 나랑 단둘이
– Derinlerde, benimle yalnızsın.
우린 끝도 없이 재고 재고 또 쟀고
– Yine stoktayız, sonu yok.
애들 장난 같은 말투도 진지하지 못한 대답도
– Çocukların eğlenceli bir tonu var, ciddi olmayan bir cevabı var.
그러지 마 상처받게 돼, you know what I want
– Bunu yapma, ne istediğimi biliyorsun.
이젠 가져, 준비됐어, 우리만의 시간
– Şimdi al, hazırız, kendi zamanımız.
대담해졌다면 괜찮아, 솔직하게 보여줘 봐
– Eğer cesur iseniz, sorun yok. Dürüstçe göster.
너만 가져, 준비됐어, 이미 알고 있던 너야
– Bir tek sen varsın. Hazırsın. Zaten biliyordun.
속 터지게 만들지도 마
– Patlatma sakın.
You better than this, you better than this
– Bundan daha iyisin, bundan daha iyisin
또 내게 맞춘 너의 눈에
– Ve senin gözlerinde bana uyarlanmış
초점이 더 희미하게 풀려 가
– Odak zayıflar.
너 그러다가 위험해
– Tehlikedesin.
야생이면, 잡아 먹혔지, yeah
– Eğer vahşiyse, yenir, Evet.
경계심을 풀어봐
– Uyanıklığını serbest bırak.
너 상상만으로는 나를 못 가져
– Beni sadece hayal ederek elde edemezsin.
싸워 이긴 자가 독차지
– Dövüşen ve kazanan gutted.
이건 불꽃 같은 멋진 게임
– Bu alev gibi harika bir oyun
깊은 밤을 흔들어줘, 잠든 나를 깨워줘
– Beni gecenin derinliklerine salla, uykudan uyandır.
Give me little kisses, tenderness
– Bana küçük öpücükler ver, şefkat
Give little touches, handless
– Küçük dokunuşlar ver, elsiz
만약 잊게 될 게 뻔한 기억
– Eğer unutursan, bariz hafızayı unutursun.
그게 너라도, I’m in love
– Eğer sensen bile, aşık oldum
Give me little kisses, tenderness (I know)
– Bana küçük öpücükler ver, hassasiyet (biliyorum)
이젠 가져, 준비됐어, 우리만의 시간
– Şimdi al, hazırız, kendi zamanımız.
대담해졌다면 괜찮아, 솔직하게 보여줘 봐
– Eğer cesur iseniz, sorun yok. Dürüstçe göster.
너만 가져, 준비됐어, 이미 알고 있던 너야 (oh, oh, oh, oh, oh)
– Sen teksin, hazırsın, zaten biliyordun (oh, oh, oh, oh, oh)
속 터지게 만들지도 마
– Patlatma sakın.
You better than this, you better than this
– Bundan daha iyisin, bundan daha iyisin
You are the one 내가 택한 건
– Seçtiğim tek şey sensin.
네 상상이 뭐든 실현해 줄게
– Hayal gücün ne olursa olsun farkına varacağım.
I’m the only one, 너의 이상형
– Tek idealin benim.
너만 알아야만 하는 그런 진리니까
– Bilmen gereken tek gerçek bu.
그게 나니까
– O benim.
망설이지 말아, good to go
– Tereddüt etmeyin, gitmek güzel
다 큰 어른들이 나눈 대화일 뿐, baby
– Bu sadece büyük bir yetişkin sohbeti bebeğim.
조금씩 너를 내게 던져주면 돼
– Seni biraz üzerime atabilirim.
다 가지려고 하지 않아 정말로
– Gerçekten hepsine sahip olmaya çalışmıyorum.
Can’t nobody tell you how to do it
– Kimse sana nasıl yapacağını söyleyemez.
Oh, 선택은 너의 몫
– Seçim senin payın.
지금은 이걸로도 충분해, 나는 만족해
– Bu kadarı yeter artık ve tatmin oldum.
Just a little, little, little piece
– Sadece küçük, küçük, küçük bir parça
이젠 가져, 준비됐어, 우리만의 시간
– Şimdi al, hazırız, kendi zamanımız.
대담해졌다면 괜찮아, 솔직하게 보여줘 봐
– Eğer cesur iseniz, sorun yok. Dürüstçe göster.
너만 가져 준비됐어, 이미 알고 있던 너야
– Seni almaya hazırım. Zaten biliyordun.
속 터지게 만들지도 마
– Patlatma sakın.
You better than this, you better than this
– Bundan daha iyisin, bundan daha iyisin
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.