Mariah Carey & Whitney Houston – When You Believe (From The Prince Of Egypt) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Many nights we prayed
– Birçok gece dua ettik
With no proof, anyone could hear
– Hiçbir kanıt ile, herkes duyabiliyordu
In our hearts a hope for a song
– Kalbimizde bir şarkı için bir umut
We barely understood
– Zar zor anlıyorduk
Now we are not afraid
– Şimdi korkmuyoruz
Although we know there’s much to fear
– Korkacak çok şey olduğunu bilmemize rağmen
We were moving mountains
– Dağları yerinden oynatıyorduk.
Long before we knew we could, whoa, yes
– Yapabileceğimizi bilmeden çok önce, Evet

There can be miracles
– Mucizeler olabilir
When you believe
– İnandığın zaman
Though hope is frail, it’s hard to kill
– Umut zayıf olsa da, öldürmek zor
Who knows what miracles you can achieve?
– Hangi mucizeleri başarabileceğini kim bilebilir?
When you believe, somehow you will
– İnandığın zaman, bir şekilde inanacaksın.
You will when you believe
– İnandığın zaman inanacaksın.

Oh-oh-oh
– Oh-oh-oh
Mmm, yeah
– Mmm, Evet

In this time of fear
– Bu korku zamanında
When prayer so often proves in vain
– Dua sık sık boşuna kanıtladığında
Hope seems like the summer bird
– Umut yaz kuşu gibi görünüyor
Too swiftly flown away
– Çok hızlı uçup gitti
Yet now I’m standing here
– Ama şimdi burada duruyorum.
My hearts so full, I can’t explain
– Kalplerim o kadar dolu ki açıklayamam.
Seeking faith and speakin’ words
– İnanç aramak ve kelimeler söylemek
I never thought I’d say
– Söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim.

There can be miracles
– Mucizeler olabilir
When you believe (When you believe)
– İnandığın zaman (inandığın zaman)
Though hope is frail, it’s hard to kill (Mmm)
– Umut zayıf olsa da, öldürmek zor (Mmm)
Who knows what miracles you can achieve? (You can achieve)
– Hangi mucizeleri başarabileceğini kim bilebilir? (Elde edebilirsiniz)
When you believe, somehow you will
– İnandığın zaman, bir şekilde inanacaksın.
You will when you believe
– İnandığın zaman inanacaksın.

They don’t always happen when you ask
– Sorduğun zaman her zaman olmazlar.
And it’s easy to give in to your fears
– Ve korkularına boyun eğmek çok kolay
But when you’re blinded by your pain
– Ama acından kör olduğun zaman
Can’t see the way, get through the rain
– Yolu göremiyorum, yağmurun içinden geçemiyorum

A small but still, resilient voice
– Küçük ama yine de esnek bir ses
Says, help is very near, oh (Oh)
– Diyor ki, yardım çok yakın, oh (Oh)

There can be miracles (Miracles)
– Mucizeler olabilir (mucizeler)
When you believe (Boy, when you believe, yeah)
– İnandığın zaman (Oğlum, inandığın zaman, evet)
Though hope is frail
– Umut zayıf olsa da
It’s hard to kill (Hard to kill, oh, yeah)
– Öldürmek zor (öldürmek zor, oh, evet)

Who knows what miracles
– Kim bilir ne mucizeler
You can achieve (You can achieve, oh)
– Başarabilirsin (başarabilirsin, oh)
When you believe somehow you will (Somehow, somehow, somehow)
– Bir şekilde inandığın zaman (bir şekilde, bir şekilde, bir şekilde)
Now, you will (I know, I know, know)
– Şimdi, yapacaksın (biliyorum, biliyorum, biliyorum)
You will when you (When you)
– Sen ne zaman (ne zaman)yapacaksın
Believe
– İnanmak

You will when you (You will when you)
– İstediğin zaman yapacaksın (istediğin zaman yapacaksın)
Believe
– İnanmak
Just believe (Believe)
– Sadece inan (İnan)
Just believe
– Sadece inan
You will when you
– Ne zaman olacak
Believe
– İnanmak




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın