비가 내리는 반대편으로
– Yağmurun diğer tarafında
여름을 향해 달리네
– Yaz için koşuyorum.
내게로 내미는 어떤 것도
– Bana çıkan her şey
끝내 붙잡지 못하고 말았네
– Hiç ulaşamadım.
피는 것보다 지는 게 더 많아서
– Kaybetmenin çiçek açmaktan daha fazlası var.
찬란한 계절의 너는
– Sen parlak mevsimin
어설픈 나의 맘에 차게 기울었지
– Çürüksün, benim beğenime göre üşüyorsun.
나는 혼자 멈춰있는 채
– Yalnızım ve durdum.
날 많이 미워하고 있을 네가
– Benden çok nefret ediyorsun.
너무 보고 싶어
– Seni görmeyi o kadar çok istiyorum.
난 왜, 난 왜, 난 왜
– Neden ben, neden ben, neden ben
네게서 도망치지 못할까?
– Senden uzaklaşamaz mıyım?
반가운 얼굴을 보고도 모른 체
– Güzel bir yüze mi bakıyorum bilmiyorum.
두 눈을 감았네
– Gözlerimi kapattım.
머릿속 그려낸 하늘은
– Kafanın içindeki gökyüzü
두 눈으로 보는 것과 달라서
– İki gözünle gördüğünden farklı.
피는 것보다, 적당히 또 지는 게
– çiçeklenmek yerine, orta derecede kaybediyor.
더 나을 것도 같아서
– Daha iyi olacağını düşündüm.
초라한 나의 맘의 창문을 닫은 채
– Perişan zihnimin penceresi kapalıyken
먼지 속에서 숨 쉬는데
– Tozun içinde nefes alıyorum.
날 많이 미워하고 있을 네가
– Benden çok nefret ediyorsun.
너무 보고 싶어
– Seni görmeyi o kadar çok istiyorum.
난 왜, 난 왜, 난 왜
– Neden ben, neden ben, neden ben
네게서 도망치지 못할까?
– Senden uzaklaşamaz mıyım?
날 많이 미워하고 있을 네게
– Benden çok nefret ediyorsun.
물어보고 싶어
– Sana bir şey sormak istiyorum.
넌 왜, 넌 왜, 넌 왜
– Neden sen, neden sen, neden sen
내게서 떠나가지 않는지?
– Beni bırakmıyor musun?
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.