Let me carry your burden
– Senin yükünü ben taşırım
If something’s not right, I will let you know
– Eğer bir şeyler yolunda gitmezse, sana haber veririm.
Like the paint that’s drying on a heart that’s broke
– Kırık bir kalbin üzerinde kuruyan boya gibi
Let me carry your burden
– Senin yükünü ben taşırım
Get you back on a high when you’re feeling low
– Kendini düşük hissettiğinde seni tekrar yükseğe çıkaracağım.
When the weight’s too heavy but you won’t let go
– Ağırlık çok ağır olduğunda, ama gitmesine izin vermeyeceksin.
Come to me my brother and I will sit with you awhile
– Bana gel kardeşim, bir süre seninle oturacağım.
Pretty soon I’ll see you smile
– Çok yakında gülümsediğini göreceğim.
And you know you will
– Ve sen de biliyorsun
No matter how much you are hurting right now
– Şu anda ne kadar acı çekiyor olursan ol
You know that everything will change in time
– O zaman her şey değişecek biliyorsun
So let me carry your burden
– Bu yüzden yükünü taşımama izin ver.
Let me carry your burden
– Senin yükünü ben taşırım
When your mouth’s on fire but your mind is cold
– Ağzın yandığında ama zihnin üşüdüğünde
And you’re fanning flames that won’t keep you warm
– Ve seni sıcak tutmayacak alevleri körüklüyorsun
Come to me my brother and I will sit with you awhile
– Bana gel kardeşim, bir süre seninle oturacağım.
Pretty soon I’ll see you smile
– Çok yakında gülümsediğini göreceğim.
And you know you will
– Ve sen de biliyorsun
No matter how much you are hurting right now
– Şu anda ne kadar acı çekiyor olursan ol
You know that everything will change in time
– O zaman her şey değişecek biliyorsun
Let me carry your burden, o brother mine
– Bırak yükünü ben taşıyayım, ey kardeşim benim
Let me carry your burden
– Senin yükünü ben taşırım
Come tomorrow you’ll be right as rain
– Yarın gel yağmur gibi olacaksın
It’ll quench your fire
– Ateşi söndürmeye olur
Wash away your stains
– Lekelerinizi yıkayın
Come to me my brother and I will sit with you awhile
– Bana gel kardeşim, bir süre seninle oturacağım.
Pretty soon I’ll see you smile
– Çok yakında gülümsediğini göreceğim.
And you know you will
– Ve sen de biliyorsun
No matter how much you are hurting right now
– Şu anda ne kadar acı çekiyor olursan ol
You know that everything will change in time
– O zaman her şey değişecek biliyorsun
Oh I just might see it in another light
– Oh sadece başka bir ışıkta görebilirim
Got no dog here in the fight
– Kavgada burada köpek yok.
I could carry your burden, o brother mine
– Senin yükünü taşıyabilirim, ey kardeşim benim

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.