Rémy – 97 mesures Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Ouais
– Evet
On est souvent déçu
– Sık sık hayal kırıklığına uğradık
Ici ca marche qu’avec les sous
– Burada sadece pennies ile çalışır
Fais gaffe à tes amitiés
– Arkadaşlıklarına dikkat et
J’te l’ai dit dans les caissons
– Sana kesonlarda söylemiştim.
J’pourrai pas me calmer sans ma plume, moi tu m’vois marcher sans mes loups
– Kalemim olmadan sakinleşemeyeceğim, kurtlarım olmadan yürüdüğümü görüyorsun.
J’te veux comme Monica Bellu’ et qu’tu sois marrante comme balloo, eh
– Monica Bellu gibi olmanı ve balloo gibi komik olmanı istiyorum.
Elle date l’époque du ballon quand j’regarde plus souvent la lune
– Aya daha sık baktığımda balonun saatiyle çıkıyor.
Attention les inconscients, ils sont confiants, ils ont pas de thune, mec
– Bilinçsizlere dikkat et, kendilerine güveniyorlar, gürlemeleri yok dostum.
Que des tragédies dans mes textes j’ai dit que la vérité comme un Kourtrajmé
– Bu trajediler metinlerimde bir Kourtrajmé olarak gerçeği söyledim
Hier encore j’étais ce p’tit sans problème dans le square
– Daha dün meydanda sorun yaşamadan bu kadar küçüktüm.
Les condés sont de sortie quand j’rentre avec ma balle
– Topumla eve döndüğümde kondeler dışarıda.
J’en vois beaucoup du 13ème, la cité dans le noir
– Birçoğunu 13’ünden görüyorum, karanlıktaki şehirden.
La musique ça m’remémore les trucs que j’voyais dans le parc
– Müzik bana parkta gördüğüm şeyleri hatırlatıyor.
Tout était gris et déjà écrit à ce moment là
– Her şey griydi ve o zamanlar zaten yazılmıştı
Petit Rémy, grandit dans une ville où la nuit c’est pas Dracula
– Küçük Remy, gecenin Drakula olmadığı bir şehirde büyüyor.
Qui chourre, qui sort le neuf
– Kim şşşt, kim yeni çıkıyor
Un Gilera tout neuf, arraché dans les rues de la ville la veille
– Bir gün önce şehrin sokaklarından kaçırılan yepyeni bir Gilera
Ce soir y’a deux copains qui vont remplir la tirelire, my friend
– Bu gece kumbarayı dolduracak iki arkadaş var dostum.

C’est comment les gars, tu m’croyais mort ou t’es teubé
– İşte böyle çocuklar, öldüğümü mü sandınız yoksa çuvalladınız mı
J’suis la French qualidad, la bonne de-vian, un bon boeuf de Kobe
– Ben Fransız qualidad’ım, iyi de-vian’ım, iyi bir Kobe beef’im.
Attends stop, change de son, si de moi t’as douté
– Bekle dur, sesi değiştir, eğer benden şüphe ettiysen
Quand j’étais petit qu’tu m’disais, “gros lard” faut t’arrêter
– Bana derdi ki, sen çocukken, “Yağ yağ” susmalısın
J’veux les billets couleurs daltonien
– Biletlerin renk körü olmasını istiyorum.
Toi tu prends que c’que le mal donna
– Kötü donna’yı kabul ediyorsun.
Tu connais la rime d’après, ça devient des ché-tou comme Madonna
– Sonra kafiyeyi biliyorsun, Madonna gibi che-tou oluyor
Oh elle t’as trompé la connasse mais tu t’occupais pas d’elle
– Seni aldattı pislik ama sen onunla ilgilenmiyordun.
J’ai reçu des accolades pourtant j’sentais que des lamelles
– Diş telleri aldım ama o lamelleri hissettim.
Plus j’maigris plus j’ai la dalle
– Daha fazla kilo daha döşemesi var
Oh non, ma haine s’est pas taillé
– Oh hayır, nefretim kesilmedi
Pourtant bâtard j’ai bataillé
– Yine de savaştığım piç
Qu’tu m’crois ou pas j’men fous t’as vu
– Bana inansan da inanmasan da umurumda değil gördün mü
Dans tous les cas j’men fou de ta vie, appelle-moi Rémy Camus
– Her neyse, hayatın için deliriyorum, bana Remy Camus de.
P’tit d’la tess’ ou grand d’la ville, p’tit d’la tess’ ou quoi?
– P küçük d A’la tess’ ya da büyük d ‘la ville, p küçük d A’la tess’ ya ne?
Vu c’qu’ils te servent à manger on dirait qu’tu prendras pas dans l’plat toi
– Sana yemek için hizmet ettikleri için, yemeğin içine girmeyeceksin gibi görünüyor.
Si c’est toi qui tiens la barque, j’préfère nager que d’être dans l’bateau
– Tekneyi tutan sensen, suda olmaktansa yüzmeyi tercih ederim.
Les voisins qui crient, “y’en a marre” et qu’entendent, “j’arrive chez toi”
– “Bıktık artık” diye bağıran ve “Evine geliyorum” diyen komşular.
Tu peux rentrer dans la cité mais en sortir c’est moins fastoche
– Şehre girebilirsin ama dışarı çıkmak daha az hızlıdır.
Elle rapporte du biff la sacoche, il est content il a sa kich
– Çantayı biff’ten getiriyor, onun kich’i olduğu için mutlu
Des fois les mauvaises langues accordent un peu plus de valeur dans ma vie
– Bazen kötü diller hayatımda biraz daha değer verir.
M’barrer loin du littoral, j’sais pas quoi mon idéal mec
– Kıyıdan uzaklaşmak, ideal erkeğimin ne olduğunu bilmiyorum.
Mais idéalement j’veux un gros paquet de biff qui m’harcèle
– Ama ideal olarak beni rahatsız eden büyük bir paket biff istiyorum
Aller voir Nasser à Marseille
– Marsilya’da Nasır’ı görmeye git.
Un sourire qui fait du bien, un regard froid qui m’a détruit
– İyi hissettiren bir gülümseme, beni mahveden soğuk bir bakış
Une bonne action inconsciemment les ingrats n’ont pas la magie
– Şuursuzca yapılan iyilik nankörlerin sihri yoktur.
Y’a des corps dans la forêt, des imposteurs décorés
– Ormanda, sahtekarlarla süslenmiş cesetler var.
Tu penses que s’entendre on pourrait mais j’dis pas tout comme la Corée
– Anlaşabileceğimizi düşünüyorsun ama Kore ile aynı olduğunu söylemiyorum.
J’ai mal et j’t’en parle pas moins, il caille dans hall du bâtiment
– Acı çekiyorum ve sana daha azını söylemiyorum, binanın lobisinde bıldırcın sallıyor
Bâtard me tends pas la main et remballe tes compliments
– Piç kurusu bana uzanıp iltifatlarını toplama.
Y en a ils se tuent aux comprimés d’autres baisent à Porte de la Villette
– Bazıları tabletlerde kendilerini öldürüyor diğerleri Villette’in Kapısında sikişiyor
J’ai fais couler l’encre, y’a pas de bateau mais à mort y a les sirènes
– Mürekkebi çalıştırdım, ölümden başka tekne yok sirenler var
Pendant qu’mes gars font cantiner, moi j’continue, jamais j’arrête
– Adamlarım ortalığı karıştırırken, devam ediyorum, asla durmuyorum
Un continent d’erreurs pour polluer une planète
– Bir gezegeni kirletmek için bir hata kıtası
Sur la falaise j’ai vu tout, tout, même ce qui m’intéressait pas
– Uçurumda her şeyi gördüm, her şeyi, ilgilenmediğim şeyleri bile
Au rond-point j’ai fais l’détour pour évite les motards
– Kavşakta bisikletçilerden kaçınmak için dolambaçlı yoldan geçtim
Reste pas là petit! Tu connaîtras des mecs qui connaissent pas la pitié
– Orada kalma evlat! Acıma bilmeyen adamları tanıyacaksın.
Dehors c’est mauvais c’est pas un fait, c’est une fatalité
– Dışarısı kötü, bu bir gerçek değil, kaçınılmazlık
J’men bats les couilles d’son boule à Nicki, j’veux juste plus de tal’ à piquer
– Onun topundaki topları Nicki’ye yendim, sadece daha fazla konuşmasını istiyorum.
J’me réveille sur un son d’Avicii, peut-être pour oublier la cité
– Bir Avicii sesiyle uyanıyorum, belki şehri unutmak için
J’renie pas mes valeurs elles m’ont ramenées de l’aide
– Değerlerimi inkar etmiyorum bana yardım getirdiler.
Quand j’allais m’étouffer elles m’ont ramenées de l’air
– Boğulmak üzereyken beni havadan geri getirdiler.
Ce soir j’ai envie d’oublier, tu peux ramener de l’herbe
– Bu gece unutmak istiyorum, ot getirebilirsin.
J’étais dans l’bat’ dans les escaliers, j’voulais mes cadeaux mais
– Asansördeydim, merdivenlerdeydim, hediyelerimi istedim ama
Une vie terrible faite de pleins de chose, l’amitié tient qu’à un grain d’sable
– Birçok şeyden oluşan korkunç bir hayat, dostluk sadece bir altın tanesidir
Mes humeurs m’chuchotent j’vais échouer, ma foi, elle m’fait remplir des salles
– Ruh halim bana fısıldıyor, başarısız olacağım, inancım, odaları doldurmamı sağlıyor
La mélo do-ré-mi-fa-sol, ouais j’ai la mélodie facile
– Melodi c-d-e-f-g, evet kolay melodim var
J’pose pas assez mon front au sol, des fois j’me demande qu’est-ce qui me fascine
– Alnımı yeterince yere koymuyorum, bazen beni neyin büyülediğini merak ediyorum
Un humain d’combien d’facettes? Combien de secrets? Combien de passés?
– Kaç yüzlü bir insan? Kaç sır? Kaç geçmiş?
J’rafistole pas ce qui vient de casser
– Az önce kırılanları sevmiyorum.
Le p’tit en cross il vient de chasser, tu dois des tals, il vient te chercher
– Az önce kovaladığı kros çocuğu, saymalısın, senin için geliyor.
Parle pas si c’est pour tchacher, ça va vite pas l’temps d’se lasser
– Sohbet etmek içinse konuşma, yorulmak uzun sürmez.
J’envoie tout, j’prends mon billet pendant qu’mes ennemis croient ils ont couillé
– Her şeyi yolluyorum, düşmanlarım inanırken biletimi alıyorum.
Si j’vide mon sac, tu vas douiller, si j’accélère j’sais que tu vas ralentir
– Eğer çantamı boşaltırsam duş alacaksın, eğer hızlanırsam yavaşlayacağını biliyorum
Après tu vas mentir mais remballe ta fierté, mal placée
– O zaman yalan söyleyeceksin ama gururunu topla, yersiz
Comme le comico, j’ai vu l’temps passer du haut d’mon bâtiment
– Comico gibi, binamın tepesinden zamanın geçtiğini gördüm.
Mon frère c’est l’Zeur Biggy et les autres que j’ai tant dédicacé dans tous les sens
– Kardeşim Koç Biggy ve diğerlerini her şekilde bu kadar adadım
Tape mon nom sur Wiki, j’ai commencé j’avais même pas l’Wiko
– İsmimi Wiki’ye yazın, başladım Wiko bile yoktu
Bagarre t’as perdu ta chico gen-ar t’as ressorti la Lyca
– Dövüş chico gen-ar’ını kaybettin Lyca’yı çıkardın
J’fais l’ancien comme un vinyle, j’envoie la pure comme un nouveau
– Eskiyi vinil gibi gönderirim, safı yeni gibi gönderirim
Comme un rookie, comme Rycky, charismatique comme un Peaky
– Bir çaylak gibi, Rycky gibi, Peaky gibi karizmatik
Crois pas que tout garder en toi c’est être un homme
– Her şeyi kendinde tutmanın bir erkek olmak olduğuna inanma
C’est être un con même tu peux m’croire
– Sen kimsin? kimsin sen buna inanabiliyor musun beni
Moi j’ai déjà perdu l’envie, heureusement qui y’a toujours d’l’espoir
– Zaten arzumu kaybettim, neyse ki her zaman umut var
Le soir c’est pareil, boire, fumer de l’herbe
– Akşamları aynı, içki içmek, ot içmek
Pendant qu’tu pleures pour avoir l’dernier jeu, y a une famille qui fouille dans ta poubelle
– Son maç için ağlarken, çöpünü karıştıran bir aile var.
Un jour ou l’autre j’vais m’en aller mais sur ma vie qu’on me virera pas
– Bir gün ya da başka bir gün gideceğim ama hayatım boyunca kovulmayacağım.
J’rappais y’avait personne j’réussie maintenant, dis-moi y a quoi
– Rap yapıyordum şimdi hoşlandığım kimse yoktu, söyle bana ne var
J’pars un an tout l’monde m’oublie, y’en a peu mais là j’vois qui reste
– Bir yıllığına gidiyorum herkes beni unutuyor, fazla bir şey yok, ama şimdi kimin kaldığını görüyorum
Écoute moi bien, j’ai pas d’groupie, j’respecte mes fans, sans eux j’suis R
– Beni iyi dinle, hayranım yok, hayranlarıma saygı duyuyorum, onlar olmadan ben R
Fils de putain, j’ai trop les nerfs, tout le temps moi j’retiens mes paroles
– Orospu çocuğu, çok gerginim, her zaman sözlerimi tutuyorum.
Vous inquiétez pas là chui en R mais bientôt sûr j’prend l’gros pactole
– Orada endişelenme chui, R’de ama yakında büyük anlaşmayı kabul edeceğime eminim
J’passe en M.P.3 et tu me crois millionnaire
– Mp3’teyim ve sen benim milyoner olduğumu düşünüyorsun.
J’m’habille au millénaire, putain Gucci qu’il baise sa mère
– Binyılda giyiniyorum, annesini siken Gucci’yi beceriyorum
J’met pas deux balles dans une ste-ve, j’checke Iky vers la cité vert
– J’met pas deux balya dans une Steve, j’checke İky hizmetler la cité vert
J’investis pas pour être en perte mais j’perds mon temps quand j’m’investis
– Zararda olmak için yatırım yapmam ama kendime yatırım yaptığımda zamanımı kaybederim.
Pour toi, pour lui et même pour elle, j’tourne en rond comme une poulie
– Senin için, onun için ve hatta onun için, bir kasnak gibi daireler çiziyorum
La rue ça pique comme le plat d’un tounsi
– Sokak bir tounsi yemeği gibi sokuyor
J’te raconte autrefois comment ma vie c’était de la D
– Sana hayatımın nasıl geçtiğini anlatırdım.
Ça a tellement changé l’époque des gars sur d’la teufrai
– D’la teufrai’deki adamların günlerini çok değiştirdi.
Si on doit mourir un jour bah moi j’veux finir en beauté
– Eğer bir gün ölmek zorunda kalırsak bah beni şık bir şekilde bitirmek istiyorum
Deux-trois albums sous cotés, deux-trois millions sur l’côté et j’suis refais
– İki-üç albüm küçümseniyor, iki-üç milyon yandan ve yeniden yapıyorum




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın