Tracy Chapman – Fast Car İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
I want a ticket to anywhere
– Herhangi bir yere bilet istiyorum.
Maybe we make a deal
– Belki bir anlaşma yaparız.
Maybe together we can get somewhere
– Belki birlikte bir yerlere varabiliriz.
Any place is better
– Herhangi bir yer daha iyi
Starting from zero, got nothing to lose
– Sıfırdan başlayarak kaybedecek bir şeyim yok.
Maybe we’ll make something
– Belki bir şeyler yaparız
Me, myself, I got nothing to prove
– Ben, kendim, kanıtlayacak hiçbir şeyim yok.

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
I got a plan to get us out of here
– Bizi buradan çıkarmak için bir planım var.
I been working at the convenience store
– Markette çalışıyorum
Managed to save just a little bit of money
– Sadece biraz para biriktirmeyi başardı
Won’t have to drive too far
– Ben araba için çok uzak olmayacak
Just ‘cross the border and into the city
– Sadece sınırı geçip şehre
You and I can both get jobs
– Hem iş bulabilir sen ve ben
And finally see what it means to be living
– Ve sonunda yaşamanın ne anlama geldiğini görün

See, my old man’s got a problem
– Babamın bir sorunu var.
He lives with the bottle, that’s the way it is
– Şişeyle yaşıyor, durum böyle.
He says his body’s too old for working
– Vücudunun çalışmak için çok yaşlı olduğunu söylüyor.
His body’s too young to look like his
– Vücudu onunki gibi görünmek için çok genç.
My mama went off and left him
– Annem gitti ve onu terk etti.
She wanted more from life than he could give
– Hayattan verebileceğinden fazlasını istiyordu.
I said, somebody’s got to take care of him
– Birinin onunla ilgilenmesi gerektiğini söyledim.
So I quit school and that’s what I did
– Bu yüzden okulu bıraktım ve yaptığım buydu.

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
Is it fast enough so we can fly away?
– Yeter bu kadar çabuk uçup gidebilir miyiz?
We gotta make a decision
– Bir karar vermeliyiz
Leave tonight or live and die this way
– Bu gece git ya da bu şekilde yaşa ve öl

So I remember we were driving, driving in your car
– Senin arabanla gittiğimizi hatırlıyorum.
Speed so fast, I felt like I was drunk
– Hız o kadar hızlı ki sarhoşmuşum gibi hissettim.
City lights lay out before us
– Şehir ışıkları önümüze serildi
And your arm felt nice wrapped ’round my shoulder
– Ve kolun omzuma dolanmış gibi geldi.
And I-I, had a feeling that I belonged
– Ve ben, ait olduğum hissine kapıldım.
I-I had a feeling I could be someone, be someone, be someone
– İçimden bir ses biri olabileceğimi, biri olabileceğimi, biri olabileceğimi söylüyordu.

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
We go cruising to entertain ourselves
– Kendimizi eğlendirmek için gezintiye çıkıyoruz.
You still ain’t got a job
– Hala bir işin yok.
And I work in a market as a checkout girl
– Ve bir markette kasiyer olarak çalışıyorum.
I know things will get better
– İşlerin daha iyi olacağını biliyorum.
You’ll find work and I’ll get promoted
– Sen iş bulacaksın, ben terfi edeceğim.
We’ll move out of the shelter
– Sığınaktan taşınacağız.
Buy a bigger house and live in the suburbs
– Daha büyük bir ev satın alın ve banliyölerde yaşayın

So I remember when we were driving, driving in your car
– O yüzden senin arabanla sürdüğümüz zamanı hatırlıyorum.
Speed so fast, I felt like I was drunk
– Hız o kadar hızlı ki sarhoşmuşum gibi hissettim.
City lights lay out before us
– Şehir ışıkları önümüze serildi
And your arm felt nice wrapped ’round my shoulder
– Ve kolun omzuma dolanmış gibi geldi.
And I-I, had a feeling that I belonged
– Ve ben, ait olduğum hissine kapıldım.
I-I had a feeling I could be someone, be someone, be someone
– İçimden bir ses biri olabileceğimi, biri olabileceğimi, biri olabileceğimi söylüyordu.

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
I got a job that pays all our bills
– Tüm faturalarımızı ödeyen bir işim var.
You stay out drinking late at the bar
– Barda geç saatlere kadar içki içmiyorsun.
See more of your friends than you do of your kids
– Çocuklarından çok arkadaşlarını gör.
I’d always hoped for better
– Her zaman daha iyi umduğumdan
Thought maybe together you and me would find it
– Belki ikimiz birlikte onu bulabiliriz diye düşündüm.
I got no plans, I ain’t going nowhere
– Planım yok, hiçbir yere gitmiyorum.
So take your fast car and keep on driving
– Bu yüzden hızlı arabanı al ve sürmeye devam et

So I remember when we were driving, driving in your car
– O yüzden senin arabanla sürdüğümüz zamanı hatırlıyorum.
Speed so fast, I felt like I was drunk
– Hız o kadar hızlı ki sarhoşmuşum gibi hissettim.
City lights lay out before us
– Şehir ışıkları önümüze serildi
And your arm felt nice wrapped ’round my shoulder
– Ve kolun omzuma dolanmış gibi geldi.
And I-I, had a feeling that I belonged
– Ve ben, ait olduğum hissine kapıldım.
I-I had a feeling I could be someone, be someone, be someone
– İçimden bir ses biri olabileceğimi, biri olabileceğimi, biri olabileceğimi söylüyordu.

You got a fast car
– Hızlı bir araba var mı
Is it fast enough so you can fly away?
– Uçup gidebilecek kadar hızlı mı?
You gotta make a decision
– Gerek karar senin
Leave tonight or live and die this way
– Bu gece git ya da bu şekilde yaşa ve öl




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın