Six million ways to die, choose one
– Ölmek için altı milyon yol, birini seç
This land is still, my home
– Bu topraklar hala benim evim.
This land is still, my home
– Bu topraklar hala benim evim.
Out by a shanty, where the dust hangs high
– Tozun yüksekte asılı olduğu bir gecekondu tarafından
Far from a river where things grow green
– Her şeyin yeşile döndüğü bir nehirden uzakta
The flowers weep and they lean away
– Çiçekler ağlıyor ve eğiliyorlar
From the blood stained soil beneath my feet
– Ayaklarımın altındaki kan lekeli topraktan
Uh, all this pressure gon’ be the death of me
– Tüm bu baskı benim ölümüm olacak.
Fake love killin’ my energy
– Sahte aşk enerjimi öldürüyor
I been thinkin’ about the memories
– Anılar hakkında düşünüyorum
Pour some liquor for all my enemies
– Tüm düşmanlarım için biraz likör dökün.
Pour some liquor for all my dead homies
– Tüm ölü dostlarım için biraz likör dökün.
R.I.P I’ll see you there homies
– R.I.P Orada görüşürüz kankalar
I pray I meet you at the crossroad
– Seninle kavşakta buluşmak için dua ediyorum.
Sooner or later only God knows (only God knows)
– Er ya da geç ancak Allah bilir.
What it do though? (Do though?)
– Ne yine mi? (Gerçi ne?)
I never thought I’d pull up in a two door
– İki kapıdan içeri gireceğimi hiç düşünmemiştim.
I was rapping for fun but now it’s fruitful
– Eğlenmek için rap yapıyordum ama şimdi verimli oldu.
When fruitful, also come with brutal
– Verimli olduğunda, aynı zamanda acımasız ile gel
Sometimes I feel like I wanna leave it
– Bazen bırakmak istiyormuşum gibi hissediyorum.
If I leave then who they gonna believe in?
– Eğer gidersem kime inanacaklar?
How they gonna receive it?
– Nasıl kabul edecekler mi?
Or do they even need it?
– Ya da buna ihtiyaç duymuşlar?
I tried to bend my knees
– Dizlerimi bükmeye çalıştım.
But my knees were already bent
– Ama dizlerim çoktan bükülmüştü.
I haven’t stood like a man for such a long time now
– Uzun zamandır erkek gibi durmadım.
I called to my God but he was sleeping on that day
– Tanrıma seslendim ama o gün uyuyordu.
I guess I’ll just have to depend on me, oh
– Sanırım kendime güvenmem gerekecek, oh
(Yeah, uh)
– (Evet, uh)
Reminiscing about the hard times
– Zor zamanları hatırlamak
I know I’m living on borrowed time
– Biliyorum borçla yaşıyorum
I’m the greatest of all time
– Tüm zamanların en büyük benim
But I’m tired and I wanna put the ball down, eish
– Ama yorgunum ve topu yere bırakmak istiyorum, eish.
Mama told me, “Look where you are now” uh
– Annem bana “Şu an olduğun yere bak” dedi.
If you leave it, Riky we all down, yeah
– Eğer bırakırsan, Riky hepimiz aşağıdayız, evet
If you leave it, Riky we all suffer, eish
– Eğer bırakırsan, Riky hepimiz acı çekeriz, eish
That kinda pressure is a motherfucker
– Bu baskı tam bir orospu çocuğu.
Why did it have to be me? (Why did it have to be me?)
– Neden ben olmak zorundaydım? (Neden ben olmak zorundaydım?)
Red eyes, mi can’t see (red eyes, mi can’t see)
– Kırmızı gözler, mi göremiyorum (kırmızı gözler, mi göremiyorum)
Late nights, mi can’t sleep (late nights, mi can’t sleep)
– Geç geceler, uyuyamıyorum (geç geceler, uyuyamıyorum)
These days, mi can’t weep (these days, mi can’t cry no more)
– Bu günlerde mi ağlayamıyor (bu günlerde mi artık ağlayamıyor)
Sometimes I feel like I wanna leave it
– Bazen bırakmak istiyormuşum gibi hissediyorum.
If I leave then who they gonna believe in?
– Eğer gidersem kime inanacaklar?
How they gonna receive it?
– Nasıl kabul edecekler mi?
Or do they even need it?
– Ya da buna ihtiyaç duymuşlar?
The cool September blows the seeds away
– Serin Eylül tohumları uçurur
The harvest blown again this year
– Hasat bu yıl tekrar patladı
But I’ll return a stronger man
– Ama daha güçlü bir adamı geri getireceğim.
I’ll return to me my homeland
– Anavatanıma döneceğim.
No grave shall hold my body down
– Hiçbir mezar bedenimi tutamaz
This land is still my, my home
– Bu topraklar hala benim evim.
This land is still my home
– Bu topraklar hala benim evim
This land is stil my home
– Bu topraklar hala benim evim
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.