Les ambiances, hein, tu connais
– Atmosferler, eh, bilirsin
Comme d’hab’, hein, tu mets d’la reverb
– Her zamanki gibi, yankıyı sen koydun.
Ah, ouais
– Ah, evet
Beendo
– Beendocomment
C’est pas mal ça, c’est pas mal, c’est pas mal
– Fena değil, fena değil, fena değil
Ouais
– Evet
J’peux pas envier quelqu’un qui a de l’argent
– Parası olan birini kıskanamam.
J’peux pas envier quelqu’un qui est riche
– Zengin birini kıskanamam.
Ça se trouve il boit du sang
– Meğerse kan içiyormuş.
Ça se trouve il fait de la sorcellerie
– Meğerse büyücülük yapıyormuş.
J’veux pas aller, j’veux pas descendre
– Gitmek istemiyorum, aşağı inmek istemiyorum
Donc j’me contente de mangé de manger la sauce et le riz
– Ben de sosu ve pirinci yemek için yedim.
Cette conne j’la sauce et elle rit
– Bu amcık sosu seviyor ve gülüyor
J’veux juste cracher la sauce et j’fuis
– Sadece sosu tükürmek istiyorum ve kaçıyorum.
J’ai planté un mec avec un tournevis
– Bir adamı tornavidayla becerdim.
Le ciel me regarde de travers comme la tour de Pise
– Gökyüzü bana Pisa Kulesi gibi bakıyor.
Batard me fait pas la bise
– Piç beni öpmüyor
J’oublie pas qu’même à Jesus on l’a mise
– Bunu İsa’ya bile koyduğumuzu unutmuyorum.
Fuck ceux qui mentent pour gérer des racli
– Racli’yi yönetmek için yalan söyleyenlerin canı cehenneme.
Dieu bénisse ceux qui poussent quand y’a pas de wari
– Tanrı, savaş olmadığında büyüyenleri korusun.
Fuck matelots qui se prennent pour des ratpi
– Siktir denizciler olan fareler olduğunu düşünüyorum
Que Dieu bénisse mon joueur préféré Djouhary
– Tanrı en sevdiğim oyuncu Djouhary’yi korusun
On fait des sous on fait pas des crari
– Para kazanıyoruz, para kazanmıyoruz.
Un billet qui rentre, on va pas déclarer
– Gelen bir bilet, ilan etmeyeceğiz.
Une voiture de keuf on va pas se décaler
– Kaymayacağımız bir keuf arabası
Tu peux pas grandir si t’as pas des galères
– Eğer sorunların yoksa büyüyemezsin.
J’suis pas rassasié si j’ai pas de canette
– Tenekem yoksa doymam.
On veut juste te faire mal on va pas te caner
– Sadece seni incitmek istiyoruz seni kızdırmayacağız
Quand j’aime c’est pour de vrai mais jfais pas le canard
– Sevdiğim zaman gerçek ama eğilmem
J’suis né dans le pas de calais
– Pas de calais’de doğdum.
Mais j’ai jamais perdu le Nord
– Ama Kuzeyi hiç kaybetmedim.
Tu crois qu’je mens mais je dis vrai comme Dinor
– Yalan söylediğimi düşünüyorsun ama Dinor gibi doğruyu söylüyorum.
Malheureusement j’ai fais des sous en dealant
– Ne yazık ki satarak para kazandım.
Mais la kichta est large et ça en dis long
– Ama kichta geniş ve çok şey söylüyor
J’avoue j’aime pas quand on me dit non
– İnsanların bana hayır demesinden hoşlanmadığımı itiraf ediyorum.
J’aime pas quand on me dit non
– İnsanların bana hayır demesi hoşuma gitmiyor.
Ceux qui tartinent pour trouver le bonheur
– Mutluluğu bulmak için yayılanlar
Finissent par trouver le bonheur en cantinant
– Sonunda cantinant’ın mutluluğunu bul
Drill, drip
– Matkap, damla
Eux, pour être dans la drill, ils ont acheté du faux
– Onlar, tatbikatta olmak için sahte satın aldılar
(Han, han)
– (Han, han)
Drill, drip
– Matkap, damla
C’est triste à dire mais j’m’en suis lassé du foot
– Söylemesi üzücü ama futboldan sıkıldım.
(J’m’en suis lassé du foot, han, han)
– (Futboldan sıkıldım, han, han)
Drill, drip
– Matkap, damla
Eux, pour être dans la drill, ils ont menti, c’est chaud
– Onlar, tatbikatta olmak için yalan söylediler, çok sıcak
Ils sont ni dans les vrais trucs (Han)
– İkisi de gerçek şeylerle ilgilenmiyor (Han)
Ni dans la street (Han)
– Ne de sokakta (Han)
C’est triste à dire (Han)
– Söylemek üzücü (Han)
Ils ont inventé des choses (Han, boh)
– Bir şeyler uydurdular (Han, boh)
Drill, drip, eux, pour être dans la drip
– Delin, damlatın, damlatın, damlatın
Ils ont acheté du faux (Ils ont acheté du faux, han, han)
– Sahte satın aldılar (Sahte, han, han satın aldılar)
Drill, drip, c’est triste à dire mais j’m’en suis lassé du foot
– Drill, drip, söylemesi üzücü ama futboldan sıkıldım.
(J’m’en suis lassé du foot, han, han)
– (Futboldan sıkıldım, han, han)
Drill, drip, eux, pour être dans la drip, ils ont menti, c’est chaud
– Delin, damlatın, damlatın, damlatın, yalan söylediler, sıcak
Ils sont ni dans les vrais trucs (Han), ni dans la street (Han)
– Onlar ne gerçek şeyde (Han), ne de sokakta (Han)
C’est triste à dire (Han), ils ont inventé des choses (Han, boh)
– Söylemek üzücü (Han), bir şeyler uydurdular (Han, boh)
A part Dieu j’ai confiance en personne
– Tanrı dışında kimseye güvenmiyorum.
Boulette! Le succès c’est comme le soleil
– Hamur tatlısı! Başarı güneş gibidir
Plus t’es exposé plus ça te brûle
– Daha altındasın daha fazla yakar
J’ai besoin d’un parasol
– Bir şemsiye ihtiyacım var
T’façon je vais bientôt quitter les réseaux
– Yakında şebekeden ayrılacağım.
Y’a que des putes et y’a que des ptits
– Sadece fahişeler var ve sadece ptitler var
T’façon je vais bientôt peter l’RS
– Bu arada yakında peter RS olacağım.
Grâce à YouTube et grâce au stream
– YouTube’a ve akışa teşekkürler
À force de traîner on se sali comme des chaussettes
– Takılarak çorap gibi kirleniriz.
Quand on encaisse on a une faussete
– Nakde çevirdiğimizde bir yalanımız olur.
Perquis GAV, ça fait 6 mois
– Perquis GAV, 6 ay oldu.
La police veut pas rendre mon iPhone 7
– Polis iPhone 7’mi geri vermek istemiyor.
La police veut pas rendre le X a Dremsi
– Polis X’i Dremsi’ye geri vermek istemiyor.
J’raconte des histoires je rap des récits
– Hikayeler anlatıyorum hikayeler anlatıyorum
Inspiré de faits réels ils sont intéressés
– İlgilendikleri gerçek gerçeklerden esinlenerek
En vrai mon producteur c’est la résine
– Aslında benim yapımcım reçinedir.
Jamais pécho mais j’ai toujours de la cons
– Hiç günah işlemedim ama hala amcıklarım var.
Les keufs ils t’embarquent pour un truc à la con
– Les keufs seni aptalca bir şey için alıyorlar.
J’dormais au salon, je détaillais sur le balcon
– Oturma odasında uyuyordum, balkonda detaylandırıyordum.
J’suis pas fétichiste sur l’instru je prend mon pied
– Ayağımı çektiğim aletlerde fetiş değilim.
J’espère c’est un ien-cli quand j’entends mon p
– Umarım p’mi duyduğumda bir ien-cli olur.
Ils veulent pas nous voir monter igo c’est la d
– Bizi ıgo’ya binerken görmek istemiyorlar.
Si les portes sont fermées on va escalader
– Kapılar kapalıysa tırmanacağız.
Drill, drip
– Matkap, damla
Eux, pour être dans la drill, ils ont acheté du faux (Han, han)
– Onlar, tatbikatta olmak için sahte (Han, han) satın aldılar.
Drill, drip
– Matkap, damla
C’est triste à dire mais j’m’en suis lassé du foot
– Söylemesi üzücü ama futboldan sıkıldım.
(J’m’en suis lassé du foot, han, han)
– (Futboldan sıkıldım, han, han)
Drill, drip
– Matkap, damla
Eux, pour être dans la drill, ils ont menti, c’est chaud
– Onlar, tatbikatta olmak için yalan söylediler, çok sıcak
Ils sont ni dans les vrais trucs (Han)
– İkisi de gerçek şeylerle ilgilenmiyor (Han)
Ni dans la street (Han)
– Ne de sokakta (Han)
C’est triste à dire (Han)
– Söylemek üzücü (Han)
Ils ont inventé des choses (Han, boh)
– Bir şeyler uydurdular (Han, boh)
Drill, drip, eux, pour être dans la drip
– Delin, damlatın, damlatın, damlatın
Ils ont acheté du faux (Ils ont acheté du faux, han, han)
– Sahte satın aldılar (Sahte, han, han satın aldılar)
Drill, drip, c’est triste à dire mais j’m’en suis lassé du foot
– Drill, drip, söylemesi üzücü ama futboldan sıkıldım.
(J’m’en suis lassé du foot, han, han)
– (Futboldan sıkıldım, han, han)
Drill, drip, eux, pour être dans la drip, ils ont menti, c’est chaud
– Delin, damlatın, damlatın, damlatın, yalan söylediler, sıcak
Ils sont ni dans les vrais trucs (Han), ni dans la street (Han)
– Onlar ne gerçek şeyde (Han), ne de sokakta (Han)
C’est triste à dire (Han), ils ont inventé des choses (Han, boh)
– Söylemek üzücü (Han), bir şeyler uydurdular (Han, boh)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.