Ah-ah, ah-ah-ah
– Ah-ah, ah-ah-ah
Yeah, I’m tomboy
– Evet, ben erkek fatmayım.
Look at you (you), 넌 못 감당해 날 (날)
– Şu haline bak, benimle baş edemezsin.
Ya took (mmm) off hook (yeah),
– Kancadan (mmm) çıktın (evet),
기분은 coke like brrr (brrr)
– Ruh hali brrr (brrr) gibi kokaindir.
Look at my toe, 나의 ex 이름 tattoo
– Ayak parmağıma bak, eski adım dövme
I got to drink up now 네가 싫다 해도 좋아 (ah)
– Şimdi içmem lazım, hoşuna gitmese bile (ah)
Why are you cranky, boy?
– Neden huysuzsun evlat?
뭘 그리 찡그려 너
– Ne yüz buruşturuyorsun
Do you want a blonde barbie doll?
– Sarışın bir barbie bebek ister misin?
It’s not here, I’m not a doll (I- dle think you can)
– Burada değil, ben bir bebek değilim (yapabileceğini düşünüyorum)
미친 연이라 말해 what’s the loss to me? yeah
– Benim için ne kayıp? evet
사정없이 까보라고 you’ll lose to me, yeah (to me, yeah)
– Bana kaybedeceksin, evet (bana, evet)
사랑 그깟 거 따위 내 몸에 상처 하나도 어림없지
– Aşkım, vücudumda bir yara yok.
너의 썩은 내 나는 향수나 뿌릴 바엔
– Senin kokuşmuş madenine parfüm sıkacağım.
Yeah, I’m a fucking tomboy
– Evet, lanet olası bir erkek fatmayım.
Uh-uh-uh, ah-ah-ah, uh-uh-uh
– Ah-ah-ah, ah-ah-ah, ah-ah-ah
Yeah, I’ll be the tomboy
– Evet, erkek fatma olacağım.
Uh-uh-uh, ah-ah-ah
– Ah-ah-ah, ah-ah-ah
This is my attitude
– Bu benim tavrım
Yeah, I’ll be the tomboy (ask why)
– Evet, erkek fatma olacağım (nedenini sor)
I don’t wanna play this ping-pong
– Bu pinponu oynamak istemiyorum.
I would rather film a tiktok
– Bir tiktok çekmeyi tercih ederim
Your mom raised you as a prince
– Annen seni bir prens olarak yetiştirdi.
But this is queendom, right?
– Ama bu queendom, değil mi?
I like dancing, I love my friends
– Dans etmeyi seviyorum, arkadaşlarımı seviyorum
Sometimes, we swear without cigarettes
– Bazen sigarasız yemin ederiz.
I like to “eh” on drinking whiskey
– “İçme viski değil mi” demek istiyorum
I won’t change it, what the hell?
– Değiştirmeyeceğim, ne oluyor?
미친 척이라 말해 what’s the loss to me? Yeah
– Benim için ne kayıp? Evet
사정없이 씹으라고 you’ll lose to me, yeah (to me, yeah)
– Bana kaybedeceksin, evet (bana, evet)
사랑 그깟 거 따위 내 눈에 눈물 한 방울 어림없지
– Aşkım, gözlerimdeki bir damla yaş değil.
너의 하찮은 말에 미소나 지을 바엔
– Önemsiz sözlerine gülümseyemem.
Yeah, I’m a fucking tomboy
– Evet, lanet olası bir erkek fatmayım.
Uh-uh-uh, ah-ah-ah, uh-uh-uh
– Ah-ah-ah, ah-ah-ah, ah-ah-ah
Yeah, I’ll be the tomboy
– Evet, erkek fatma olacağım.
Uh-uh-uh, ah-ah-ah
– Ah-ah-ah, ah-ah-ah
This is my attitude
– Bu benim tavrım
Yeah, I’ll be the tomboy
– Evet, erkek fatma olacağım.
Said you get it? (uhh)
– Anladığını mı söyledi? (uhh)
You get the song, right?
– Şarkıyı anladın, değil mi?
You’ll get what I mean, tomboy (uh)
– Ne demek istediğimi anlayacaksın, erkek fatma (uh)
La-la, la-la, la, la-la, la, la-la, la, la-la
– La-la, la-la, la, la-la, la, la-la, la, la-la
La, la-la, la, la, you ready? yeah
– La, la-la, la, la, hazır mısın? evet
La-la, la-la, la, la-la, la, la-la, la, la-la
– La-la, la-la, la, la-la, la, la-la, la, la-la
La, la-la, la, la, three, two, one
– La, la-la, la, la, üç, iki, bir
It’s neither man nor woman, man nor woman
– Ne erkek, ne kadın, ne erkek, ne kadın
It’s neither man nor woman (just me, I-dle)
– Ne erkek ne de kadın (sadece ben, ben-dle)
It’s neither man nor woman, man nor woman
– Ne erkek, ne kadın, ne erkek, ne kadın
It’s neither man nor woman (just me loving tomboy)
– Bu ne erkek ne de kadın (sadece beni seven erkek fatma)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.