Go tell the weatherman I said
– Git hava durumu görevlisine dediğimi söyle.
I want it sunny outside today
– Dışarıda güneşli bir hava bugün istiyorum
No darkness into my emotions
– Duygularımda karanlık yok
So tired of living in yesterday
– Dün yaşamaktan çok yoruldum.
Go tell the weatherman I said
– Git hava durumu görevlisine dediğimi söyle.
All the rain from last year’s pain is gone
– Geçen yılki acıdan gelen tüm yağmur gitti
Go tell the weatherman I send
– Git hava durumu görevlisine gönderdiğimi söyle.
Good thanks for all the things that he’s done
– O her şeyi iyi yapmış teşekkürler
Sun’s down, now it’s night-time (uh)
– Güneş battı, şimdi gece vakti (uh)
Catch me drifting on a fine line, ooh-ah
– Beni ince bir çizgide sürüklenirken yakala, ooh-ah
It’s pouring rain, gotta get inside
– Yağmur yağıyor, içeri girmeliyim.
So tell me weatherman, what’s it gonna be? (uh)
– Söyle bakalım hava durumu uzmanı, ne olacak? (ah)
Blue skies for the days (uh)
– Günler için mavi gökyüzü (uh)
Grey times stole my faith
– Gri zamanlar inancımı çaldı
Mother nature’s fine with its hidden plan
– Tabiat ana gizli planıyla gayet iyi
You may not understand, most don’t (most don’t) (uh)
– Anlayamayabilirsin, çoğu anlamıyor (çoğu anlamıyor) (uh)
Go tell the weatherman I said
– Git hava durumu görevlisine dediğimi söyle.
I want it sunny outside today
– Dışarıda güneşli bir hava bugün istiyorum
No darkness into my emotions
– Duygularımda karanlık yok
So tired of living in yesterday
– Dün yaşamaktan çok yoruldum.
Go tell the weatherman I said
– Git hava durumu görevlisine dediğimi söyle.
All the rain from last year’s pain is gone
– Geçen yılki acıdan gelen tüm yağmur gitti
Go tell the weatherman I send
– Git hava durumu görevlisine gönderdiğimi söyle.
Good thanks for the things that he’s done
– Yaptığı şeyler için teşekkürler.
I was caught up in my past life (yeah)
– Geçmiş hayatımda yakalandım (evet)
Now there’s some things you cannot change (uh)
– Şimdi değiştiremeyeceğin bazı şeyler var (uh)
So, tell me, weatherman, what’s it gonna be?
– Söyle bakalım hava durumu uzmanı, ne olacak?
Tune in all the time, just so I can see
– Her zaman dinle, sadece görebilmem için
That mother nature’s fine, with its hidden plan
– Tabiat ana iyi, gizli planıyla
You may not understand, most don’t (most don’t) (uh)
– Anlayamayabilirsin, çoğu anlamıyor (çoğu anlamıyor) (uh)
Go tell the weatherman I said
– Git hava durumu görevlisine dediğimi söyle.
I want it sunny outside today
– Dışarıda güneşli bir hava bugün istiyorum
No darkness into my emotions
– Duygularımda karanlık yok
So tired of living in yesterday
– Dün yaşamaktan çok yoruldum.
Go tell the weatherman I said
– Git hava durumu görevlisine dediğimi söyle.
All the rain from last year’s pain is gone
– Geçen yılki acıdan gelen tüm yağmur gitti
Go tell the weatherman I send
– Git hava durumu görevlisine gönderdiğimi söyle.
Good thanks for the things that he’s done
– Yaptığı şeyler için teşekkürler.
Eddie Benjamin – Weatherman İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.