Autumn days, the doors you face
– Sonbahar günleri, karşına çıkan kapılar
They’re never gone, you never cry
– Onlar asla gitmez, sen asla ağlamazsın
But if your bridge ever falls, if it does
– Ama eğer köprün düşerse, eğer düşerse
If it does, I’ll catch you, babe, I will
– Eğer olursa, seni yakalarım bebeğim, yakalarım
Autumn fires that blaze and burn
– Yanan ve yanan sonbahar yangınları
The shadow days, the red, the brown
– Gölge günleri, kırmızı, kahverengi
They let you fall, they let you down
– Düşmene izin verdiler, seni hayal kırıklığına uğrattılar
Let you down, that’s the way I am
– Seni hayal kırıklığına uğrattım, ben böyleyim.
Before they go
– Önce giderler
You know they won’t stay long
– Fazla kalmayacaklarını biliyorsun.
We could be reckless like birds in the night
– Gece kuşlar gibi pervasız olabiliriz.
Wherever we go, set the world on fire
– Nereye gidersek gidelim, dünyayı ateşe verelim
We could be thе darkness breaking across the sky
– Gökyüzünü kıran karanlık olabiliriz.
If I lose you on the borderline
– Seni sınırda kaybedersem
I’ll see you on the other side
– Diğer tarafta görüşürüz
Autumn days, the doors you face
– Sonbahar günleri, karşına çıkan kapılar
They’re never gone, you never cry
– Onlar asla gitmez, sen asla ağlamazsın
But if your bridge ever falls, if it does
– Ama eğer köprün düşerse, eğer düşerse
If it does, I’ll catch you, babe, I will
– Eğer olursa, seni yakalarım bebeğim, yakalarım
Autumn fires that blaze and burn
– Yanan ve yanan sonbahar yangınları
The shadow days, the red, the brown
– Gölge günleri, kırmızı, kahverengi
They let you fall, they let you down
– Düşmene izin verdiler, seni hayal kırıklığına uğrattılar
Let you down, it’s the way I am
– Seni hayal kırıklığına uğrattım, ben böyleyim.
Before they go
– Önce giderler
You know they won’t stay long
– Fazla kalmayacaklarını biliyorsun.
We could be reckless like birds in the night
– Gece kuşlar gibi pervasız olabiliriz.
Wherever we go, set the world on fire
– Nereye gidersek gidelim, dünyayı ateşe verelim
We could be the darkness breaking across the sky
– Gökyüzünü kıran karanlık olabiliriz.
If I lose you on the borderline
– Seni sınırda kaybedersem
I’ll see you on the other side
– Diğer tarafta görüşürüz
On the other side
– Diğer tarafta
Oh, ooh-ooh
– Oh, ooh-ooh
Oh, ooh-ooh, ooh
– Oh, ooh-ooh, ooh
Oh, ooh-ooh (on the other side), oh, ooh-ooh, ooh
– Oh, ooh-ooh (diğer tarafta), oh, ooh-ooh, ooh
Oh, ooh-ooh (the other side), ooh-ooh
– Oh, ooh-ooh (diğer taraf), ooh-ooh
We could be reckless like birds in the night
– Gece kuşlar gibi pervasız olabiliriz.
Wherever we go, set the world on fire
– Nereye gidersek gidelim, dünyayı ateşe verelim
We could be reckless like birds in the night
– Gece kuşlar gibi pervasız olabiliriz.
Wherever we go, set the world on fire
– Nereye gidersek gidelim, dünyayı ateşe verelim
We could be the darkness breaking across the sky
– Gökyüzünü kıran karanlık olabiliriz.
If I lose you on the borderline
– Seni sınırda kaybedersem
I’ll see you on the other side
– Diğer tarafta görüşürüz
On the other side
– Diğer tarafta
Autumn days, the doors you face
– Sonbahar günleri, karşına çıkan kapılar
They’re never gone, you never cry
– Onlar asla gitmez, sen asla ağlamazsın
But if your bridge ever falls, if it does
– Ama eğer köprün düşerse, eğer düşerse
If it does, I’ll catch you, babe, I will
– Eğer olursa, seni yakalarım bebeğim, yakalarım
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.