Justin Bieber – Stuck In The Moment İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

With you, with you
– Seninle, seninle
I wish we had another time
– Keşke başka zamanımız olsaydı.
I wish we had another place
– Keşke başka bir yerimiz olsaydı.

Now Romeo and Juliet
– Şimdi Romeo ve Juliet
Bet they never felt the way we felt
– Eminim daha hissettik düşünmüşlerdi
Bonnie and Clyde
– Bonnie ve Clyde
Never had to hide like we do, we do
– Asla bizim gibi saklanmak zorunda kalmadık.

You and I both know it can’t work
– İkimiz de bunun işe yaramayacağını biliyoruz.
It’s all fun and games
– Hepsi eğlenceli ve oyunlar
‘Til someone gets hurt
– Biri incinene kadar
And I don’t, I won’t let that be you
– Ve bunun sen olmasına izin vermeyeceğim.

Now you don’t wanna let go
– Şimdi gitmesine izin vermek istemiyorsun.
And I don’t wanna let you know
– Ve bilmek izin yok
That there might be something real between us two, who knew?
– Aramızda gerçek bir şey olabileceğini kim bilebilirdi ki?
Now we don’t wanna fall but
– Şimdi düşmek istemiyoruz ama
We’re tripping in our hearts and
– Kalbimize takılıyoruz ve
It’s reckless and clumsy
– Bu pervasız ve beceriksiz

‘Cause I know you can’t love me, hey
– Çünkü beni sevemeyeceğini biliyorum, hey
I wish we had another time
– Keşke başka zamanımız olsaydı.
I wish we had another place
– Keşke başka bir yerimiz olsaydı.
But everything we have is stuck in the moment
– Ama sahip olduğumuz her şey şu anda sıkışmış durumda
And there’s nothing my heart can do
– Ve kalbimin yapabileceği hiçbir şey yok
To fight with time and space
– Zaman ve mekanla savaşmak
‘Cause I’m still stuck in the moment with you
– Çünkü hala seninle o anda sıkışıp kaldım.

See like Adam and Eve
– Adem ve Havva gibi görün
Tragedy was our destiny
– Trajedi bizim kaderimizdi.
Like Sonny and Cher
– Sonny ve Cher gibi
I don’t care, I’ve got you, baby
– Umurumda değil, sen varsın bebeğim.
See we both fighting every inch of our fiber
– Bakın ikimiz de elyafımızın her santimiyle savaşıyoruz.
‘Cause ain’t no way it’s gonna end right but
– Çünkü hiçbir şekilde doğru bitmeyecek ama
We are both too foolish to stop
– İkimiz de duramayacak kadar aptalız.

Now you don’t wanna let go
– Şimdi gitmesine izin vermek istemiyorsun.
And I don’t wanna let you know
– Ve bilmek izin yok
That there might be something real between us two, who knew?
– Aramızda gerçek bir şey olabileceğini kim bilebilirdi ki?
Now we don’t wanna fall but
– Şimdi düşmek istemiyoruz ama
We’re tripping in our hearts and
– Kalbimize takılıyoruz ve
It’s reckless and clumsy
– Bu pervasız ve beceriksiz
And I know you can’t love me, hey
– Ve beni sevemeyeceğini biliyorum, hey

I wish we had another time
– Keşke başka zamanımız olsaydı.
I wish we had another place
– Keşke başka bir yerimiz olsaydı.
But everything we have is stuck in the moment
– Ama sahip olduğumuz her şey şu anda sıkışmış durumda
And there’s nothing my heart can do
– Ve kalbimin yapabileceği hiçbir şey yok
To fight with time and space
– Zaman ve mekanla savaşmak

‘Cause I’m still stuck in the moment with you
– Çünkü hala seninle o anda sıkışıp kaldım.
See like just because this cold, cruel world
– Sadece bu soğuk, acımasız dünya gibi görün
Sayin’ we can’t be
– Olmayacağını söylemiyor olabiliriz
Baby, we both have the right to disagree
– Bebeğim, ikimizin de aynı fikirde olma hakkı var.
And I ain’t with it
– Ve ben onunla değilim
And I don’t wanna be so old and grey
– Ve bu kadar yaşlı ve gri olmak istemiyorum
Reminiscing about these better days
– Bu daha iyi günleri hatırlamak
But convention’s telling us to let go
– Ama kongre bize bırakmamızı söylüyor.
So we’ll never know
– Bu yüzden asla bilemeyeceğiz

I wish we had another time
– Keşke başka zamanımız olsaydı.
I wish we had another place
– Keşke başka bir yerimiz olsaydı.
‘Cause everything we did
– Çünkü yaptığımız her şey
And everything we have is stuck in the moment
– Ve sahip olduğumuz her şey şu anda sıkışmış durumda

Yeah, I wish we had another time
– Evet, keşke başka zamanımız olsaydı.
I wish we had another place
– Keşke başka bir yerimiz olsaydı.
But everything we have is stuck in the moment
– Ama sahip olduğumuz her şey şu anda sıkışmış durumda
And there’s nothing my heart can do (nothing my heart can do)
– Ve kalbimin yapabileceği hiçbir şey yok (kalbimin yapabileceği hiçbir şey yok)
To fight with time and space (and space)
– Zaman ve mekanla (ve mekanla) savaşmak
I’m still stuck in the moment with you
– Hala seninle o anda sıkışıp kaldım.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın