They all laughed as he turned around slow
– Yavaş yavaş dönerken hepsi güldü.
They said you ain’t welcome ’round here anymore
– Artık burada hoş karşılanmadığını söylediler.
You just might as well go
– Sadece artık git
He wiped the blood from his face
– Yüzündeki kanı sildi
As he slowly came to his knees
– Yavaş yavaş dizlerinin üstüne çöktüğü gibi
He said I’ll be back when you least expect it
– En ummadığın anda geri döneceğimi söyledi.
And hell’s coming with me
– Ve cehennem benimle geliyor
Hell’s coming with me
– Cehennem benimle geliyor
There is a hill at the bottom of the valley
– Vadinin dibinde bir tepe var.
Where all the poor souls go when they die
– Bütün zavallı ruhlar öldüklerinde nereye giderler
And if you listen real close
– Ve eğer gerçekten yakından dinlersen
You can hear ’em like a ghost
– Onları hayalet gibi duyabiliyorsun.
And you’re never gonna make it out alive
– Ve asla canlı çıkamayacaksın
There is a town at the bottom of that hill
– O tepenin dibinde bir kasaba var.
They got a secret that they keep like a slave
– Köle gibi sakladıkları bir sırları var.
They got a black magic preacher
– Kara büyü vaizleri var.
We’d do well to let him teach her
– Ona öğretmesine izin versek iyi olur.
You’ll be heading up that hill to the grave
– O tepeden mezara doğru gidiyor olacaksın.
And it is well, with my soul
– Ve bu iyi, ruhumla
You line your pockets full of money
– Ceplerini parayla dolduruyorsun.
That you steal from the poor
– Fakirlerden çaldığın
And on your way down the hill
– Ve tepeden aşağı inerken
You hear me ring that bell
– O zili çaldığımı duyuyorsun.
I’d pay the devil twice as much to keep your soul
– Ruhunu korumak için şeytana iki katını öderdim.
There was a drifter passing through that little valley
– O küçük vadiden geçen bir serseri vardı.
He had promised he was coming back to town
– Kasabaya döneceğine söz vermişti.
(Coming back to town)
– (Şehre geri dönüyorum)
They didn’t know him by his face
– Onu yüzünden tanımıyorlardı.
Or by the gun around his waist
– Ya da belindeki silahla
But he come back to burn that town to the ground
– Ama orayı yerle bir etmeye geldi
First there was fire
– İlk yangın çıktı
Then there was smoke
– Sonra duman vardı
Then the preacher man was hanging by a rope
– Sonra vaiz adam bir iple asılıyordu.
And then they all fell to their knees
– Ve sonra hepsi dizlerinin üstüne çöktü
And begged that drifter, begged him please
– Ve o serseriye yalvardı, yalvardı lütfen
As he raised his fist before he spoke
– Konuşmadan önce yumruğunu kaldırırken
I am the righteous hand of God
– Ben Tanrı’nın doğru eliyim.
And I am the devil that you forgot
– Ve ben senin unuttuğun şeytanım
And I told you one day you will see
– Ve sana bir gün göreceğini söylemiştim.
That I’ll be back, I guarantee
– Geri döneceğimi garanti ederim.
And that hell’s coming, hell’s coming
– Ve bu cehennem geliyor, cehennem geliyor
Hell, hell’s coming with me
– Cehennem, cehennem benimle geliyor
And it is well, with my soul
– Ve bu iyi, ruhumla
You line your pockets full of money
– Ceplerini parayla dolduruyorsun.
That you steal from the poor
– Fakirlerden çaldığın
And on your way down the hill
– Ve tepeden aşağı inerken
You hear me ringing that bell
– O zili çaldığımı duyuyorsun.
And I say
– Ve diyorum ki
Hell’s coming with me
– Cehennem benimle geliyor
Poor Man’s Poison – Hell’s Comin’ with Me İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.