Yeah, yeah
– Evet, evet
Let’s go, like what?
– Gidelim, ne gibi?
자유로운 기분, I like that
– Çekinmeyin, hoşuma gitti.
고민 따윈 already done, done (done, done)
– Endişe zaten bitti, bitti (bitti, bitti)
색안경 끼고 보는 게 죄지
– Güneş gözlüğü takıp onlara bakmak günahtır.
That’s not my fault, woah
– Bu benim hatam değil, woah.
Told ya I don’t care at all
– Sana hiç umursamadığımı söylemiştim.
내 멋대로 갈 거야 (oh-oh)
– Kendi yoluma gideceğim (oh-oh)
필요 없어 order
– Siparişe gerek yok
Don’t need no guidance, I’m makin’ my way
– Hayır rehbere ihtiyacı yok, makin’ my way ediyorum
I’m on my way up (top-top)
– Yukarı çıkıyorum (üst-üst)
Run to the top (ah, woo)
– Zirveye koş (ah, woo)
난 언제든 straight up (alright)
– Ben her zaman dürüstüm (tamam)
원래 두려운 게 없어 난
– Hiçbir şeyden korkmuyorum.
상관없어, call me trouble
– Önemli değil, bana bela de.
Or you can call me weirdo
– Ya da bana ucube diyebilirsin.
나로 살고 싶어
– Benimle yaşamak istiyorum.
턱 끝을 치켜올린 채로
– çenenin ucu yukarıdayken.
다 가질 듯한 attitude 그거면 돼 (ah)
– Her şeye sahip olduğun gibi davran (ah)
Put my sneakers on
– Üzerinde ayakkabı koymak
하나, 둘, ready, get set, go
– bir, iki, hazır, hazırlan, git
Put my sneakers on (put ’em up, put ’em up, yeah, yeah)
– Spor ayakkabılarımı giy (giy, giy, evet, evet)
Put my sneakers on
– Üzerinde ayakkabı koymak
하나, 둘, ready, get, set, go
– bir, iki, hazır, hazır, hazır, başla
멀리 가보자고, yah, yah (put ’em up, put ’em up, yeah, yeah)
– Hadi gidelim, yah, yah (kaldır, kaldır, evet, evet)
기다리던 순간, stand up, stand up
– Beklediğin an, ayağa kalk, ayağa kalk
빨리 뛰는 심장, don’t stop, don’t stop
– Hızlı kalp atışı, durma, durma
Get loose, 불태워 지금, my youth (지금, my youth, yeah)
– Kaybol, şimdi yak, gençliğim (şimdi, gençliğim, evet)
The party ain’t started
– Parti başlamadı.
시작도 안 했어 난 (oh-oh)
– Daha başlamadım bile. Ben (oh-oh)
요즘 꽂힌 말이 하나 있지
– Bugünlerde sıkışıp kalmış bir şey var.
My best is yet to come
– Elimden gelenin en iyisi henüz gelmedi
상관없어, call me trouble
– Önemli değil, bana bela de.
Or you can call me weirdo
– Ya da bana ucube diyebilirsin.
나로 살고 싶어 (oh)
– Yaşamak istiyorum (oh)
턱 끝을 치켜 올린 채로
– Çenenin ucu kaldırılmış
다 가질 듯한 attitude 그거면 돼 (ah)
– Her şeye sahip olduğun gibi davran (ah)
Put my sneakers on
– Üzerinde ayakkabı koymak
하나, 둘, ready, get set, go
– bir, iki, hazır, hazırlan, git
Put my sneakers on (that’s right, put ’em up, put ’em up, yeah, yeah)
– Spor ayakkabılarımı giy (doğru, koy, koy, evet, evet)
Put my sneakers on
– Üzerinde ayakkabı koymak
하나, 둘, ready, get, set, go (get, set, go)
– bir, iki, hazır, al, ayarla, git (al, ayarla, git)
멀리 가보자고, yah, yah (put ’em up, put ’em up, yeah, yeah)
– Hadi gidelim, yah, yah (kaldır, kaldır, evet, evet)
자유롭게 뛰고 싶어 다른 사람
– Özgürce koşmak isteyen diğerleri
시선들, don’t care now (hey, hey)
– Bak, şimdi umurumda değil (hey, hey)
어디까지 가게 될지 모르지만
– Nereye gittiğimizi bilmiyorum.
일단은, start right now
– Bir kere, hemen şimdi başla
Yeah, alright (alright)
– Evet, tamam (tamam)
멈추지 마 to the top (yeah)
– Zirveye çıkma (evet)
Don’t worry about it, ’cause you know I
– Merak etme, çünkü biliyorsun ben
Put my sneakers on
– Üzerinde ayakkabı koymak
상관없어, call me trouble
– Önemli değil, bana bela de.
Or you can call me weirdo
– Ya da bana ucube diyebilirsin.
나로 살고 싶어 (wanna live my life)
– hayatımı yaşamak istiyorum
턱 끝을 치켜 올린 채로 (ooh)
– Çenenin ucu kaldırılmış (ooh)
다 가질 듯한 attitude 그거면 돼
– her şeye sahip olduğun gibi davran. İşte bu.
You better put your sneakers on
– Spor ayakkabılarını giysen iyi olur.
Put my sneakers on
– Üzerinde ayakkabı koymak
하나, 둘, ready, get set, go
– bir, iki, hazır, hazırlan, git
Put my sneakers on (put ’em up, put ’em up, yeah, yeah)
– Spor ayakkabılarımı giy (giy, giy, evet, evet)
Put my sneakers on (put ’em up now)
– Spor ayakkabılarımı giy (şimdi giy)
하나, 둘, ready, get set, go (oh, yeah)
– bir, iki, hazır, hazırlan, git (oh, evet)
멀리 가보자고, yah, yah (put ’em up, put ’em up, yeah, yeah)
– Hadi gidelim, yah, yah (kaldır, kaldır, evet, evet)
자유롭게 뛰고 싶어 다른 사람
– Özgürce koşmak isteyen diğerleri
시선들, don’t care now (hey, hey)
– Bak, şimdi umurumda değil (hey, hey)
어디까지 가게 될지 모르지만
– Nereye gittiğimizi bilmiyorum.
일단은, start right now
– Bir kere, hemen şimdi başla
Yeah, alright (alright)
– Evet, tamam (tamam)
멈추지 마 to the top (yeah)
– Zirveye çıkma (evet)
같이 걸어 가보자고 (put ’em up, put ’em up, yeah, yeah)
– birlikte yürüyelim (onları yukarı kaldır, onları yukarı kaldır, evet, evet)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.