(You got me good)
– (Beni iyi yakaladın)
We said forever, damn, it happened so fast
– Sonsuza kadar dedik, kahretsin, çok hızlı oldu
Spilling secrets like a champagne glass
– Şampanya kadehi gibi sır dökmek
I ain’t ever caught a feeling like that
– Hiç böyle bir duyguya kapılmamıştım.
So fast, so fast
– Çok hızlı, çok hızlı
From the party to the lobby to the bed
– Partiden lobiye, yatağa
From the bed to my heart to my head
– Yataktan kalbime kafama
I was certain it was love and no less
– Aşk olduğundan emindim ve daha az değil
Oh, yes
– Oh, evet
But you left with the sun
– Ama güneşle birlikte gittin.
On some kind of mission
– Bir tür görevde
I gave you a meal
– Ben ise size yemek getirdim
You left me with dishes
– Bana bulaşıkları bıraktın.
I can’t be that mad
– O kadar kızgın olamam.
Got what I was giving
– Var olduğumu ne veriyor
Took a page from my book
– Kitabımdan bir sayfa aldı
Damn, baby, you got me good (ooh-ooh)
– Kahretsin bebeğim, beni iyi yakaladın (ooh-ooh)
Had me fooled with all the kisses and the games
– Beni tüm öpücüklerle ve oyunlarla kandırdı.
When you whispered in my ear if you could stay
– Eğer kalabilseydin kulağıma fısıldadığında
I thought it’d be a little longer than a day
– Bir günden biraz daha uzun olacağını düşünmüştüm.
No way, no way
– Hiçbir şekilde, hiçbir şekilde
What now with the plans that you made?
– Şimdi yaptığın planlara ne oldu?
Mezcal and sunsets and big waves
– Mezcal ve gün batımları ve büyük dalgalar
How you so quick with the mood change?
– Ruh halini nasıl bu kadar çabuk değiştirdin?
But you left with the sun
– Ama güneşle birlikte gittin.
On some kind of mission
– Bir tür görevde
I gave you a meal
– Ben ise size yemek getirdim
You left me with dishes
– Bana bulaşıkları bıraktın.
I can’t be that mad
– O kadar kızgın olamam.
Got what I was giving
– Var olduğumu ne veriyor
Took a page from my book
– Kitabımdan bir sayfa aldı
Damn, baby, you got me good (ooh-ooh)
– Kahretsin bebeğim, beni iyi yakaladın (ooh-ooh)
Got me good, got me good, got me good (all night)
– Beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın (bütün gece)
Got me good, got me good, got me good (all night)
– Beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın (bütün gece)
Woo-hoo, woo-hoo, woo-hoo
– Woo-hoo, woo-hoo, woo-hoo
Guess that’s the price
– Sanırım fiyatı bu
Price that I pay
– Ödediğim bedel
For falling so hard for you in less than a day
– Bir günden az bir sürede senin için bu kadar zor düştüğün için
Guess that’s the price
– Sanırım fiyatı bu
Price that I pay
– Ödediğim bedel
For falling so hard for you in less than a day
– Bir günden az bir sürede senin için bu kadar zor düştüğün için
But you left with the sun
– Ama güneşle birlikte gittin.
On some kind of mission
– Bir tür görevde
I gave you a meal
– Ben ise size yemek getirdim
You left me with dishes
– Bana bulaşıkları bıraktın.
I can’t be that mad
– O kadar kızgın olamam.
Got what I was giving
– Var olduğumu ne veriyor
Took a page from my book
– Kitabımdan bir sayfa aldı
Damn, baby, you got me good (ooh-ooh)
– Kahretsin bebeğim, beni iyi yakaladın (ooh-ooh)
Got me good, got me good, got me good (all night)
– Beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın (bütün gece)
Got me good, got me good, got me good (all night)
– Beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın, beni iyi yakaladın (bütün gece)
Woo-hoo, woo-hoo, woo-hoo
– Woo-hoo, woo-hoo, woo-hoo
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.