Coño, regarde ça
– Coño, şuna bak
Putain
– Kahrolası
J’ai des mains faites pour l’or et elles sont dans la merde
– Ellerim altın için yapılmış ve boka batmışlar.
J’ai les mains faites pour l’or mais elles sont dans la merde
– Ellerim altın için yapılmış ama bok içindeler.
J’ai pas connu le quart de la souffrance de ma mère
– Annemin çektiği acıların dörtte birini yaşamadım.
Mais j’ai senti l’écart entre moi et mon père
– Ama babamla aramdaki boşluğu hissettim.
J’suis le petit frère à Bader, Toufik, Amine, Adam
– Ben Bader, Toufik, Amine, Adam’ın küçük kardeşiyim.
Pas un pour rattraper l’autre, tous ont connu la GAV
– Biri diğerine yetişemez, hepsi gav’ı yaşadı
La famille s’agrandit, y a Moz, tous ont connu la GAV
– Aile büyüyor, Moz var, herkes gav’ı tanıyor
J’prépare le plan, j’me mets dans la peau de la proie
– Planı hazırlıyorum, kendimi avın yerine koydum.
Rafale en deux temps, j’te laisse par terre, tu fais la croix
– İki adımda patlarsan, seni yerde bırakırım, haçı sen yaparsın.
J’t’ai tellement niqué ta mère, t’as cru qu’on était trois
– Anneni o kadar çok siktim ki, üçümüz olduğumuzu düşündün.
J’me vois faire le tour du monde suivant ma belle étoile
– Kendimi güzel yıldızımı takip ederek dünyayı dolaşırken görüyorum.
J’ai pas tissé ma toile, j’fais les comptes à l’hôtel
– Ağımı örmedim, oteldeki hesapları yapıyorum.
Y a ceux qui parlent en tonnes et ceux qui parlent au tél’
– Tel’üzerine konuşan ton konuşma edenler vardır
J’ai tourné deux automnes
– İki sonbahar vurdum
J’ai vu qui sont les traîtres
– Hainlerin kim olduğunu gördüm.
Et aujourd’hui ils voudraient qu’on se reparle comme avant
– Ve bugün daha önce olduğu gibi tekrar konuşmamızı istiyorlar.
Si j’comptais sur eux j’aurais même pas du savon
– Onlara güvenseydim sabunum bile olmazdı.
Y a les condés casqués qui toquent à ma porte
– Kasklı kondeler kapımı çalıyor.
J’ai pas encore pété mon joint, l’odeur est forte
– Henüz otumu osurmadım, kokusu çok kuvvetli.
Comment peux-tu être rincé avec tant d’efforts?
– Bu kadar çabayla nasıl kızarırsın?
Elle aime me montrer ses formes
– Bana şekillerini göstermeyi seviyor.
Elle veut me monter chez elle, hein
– Beni evine götürmek istiyor, ha
Elle aime me montrer son corps
– Bana vücudunu göstermeyi seviyor.
Mais elle sait pas que j’connais son frère, hein
– Ama kardeşini tanıdığımı bilmiyor, değil mi?
Inexplicable, inexpliqué
– Açıklanamaz, açıklanamaz
Il est quatre heures du mat’ au mitard sans briquet
– Saat sabahın dördü çakmaksız
J’aime pas tes mots et tes gestes ambigus
– Belirsiz sözlerinden ve jestlerinden hoşlanmıyorum.
Deux RDV, Shakira est piquée
– İki tarih, Shakira becerdin
J’arrête pas mes activités pour ton cul
– Senin için faaliyetlerimi durdurmayacağım.
Dans un sacré réseau j’suis impliqué
– Çok büyük bir şebekenin içindeyim.
Donc sur le terrain j’dois être assidu
– Bu yüzden sahada gayretli olmalıyım.
Donc sur le terrain j’dois être appliqué
– Bu yüzden sahada uygulanmam gerekiyor.
212 que la re-pu
– 212 yeniden pu
212 la quantité
– 212 miktar
J’ai la frappe, la couleur, la texture
– Yazım, renk, doku bende.
Blanche, grasse comme Angela Merkel
– Angela Merkel gibi beyaz, şişman
J’ai pas d’cœur, j’ai douleurs, amertumes
– Kalbim yok, ağrılarım var, acım var
Tu fais l’fou en équipe mais on meurt seul
– Takım olarak sevişiyorsun ama yalnız ölüyoruz.
Une cinquantaine de ient-cli qui m’harcèlent
– Beni taciz eden yaklaşık elli clı-clı
J’fais du biff, j’ai l’sourire à Omar Sy
– Biff yapıyorum, Omar Sy’ye gülümsüyorum.
J’suis écouté de Lille à Marseille
– Lille dan Marsilya’ya gittim
Mais Les Derniers Salops ne sont pas à Bercy
– Ama Son Piçler Bercy’de değil.
J’fais la diff’, j’suis meilleur qu’eux
– Farkı yapıyorum, onlardan daha iyiyim.
Meilleur pilon, meilleure beuh
– En iyi baget, en iyi ot
T-MAX 530, il pleut
– T-MAX 530, yağmur yağıyor
J’sors le brolique, sauve qui peut
– Süpürgeyi çıkarıyorum, kurtarabileni
J’fais la diff’, j’suis meilleur qu’eux (hein hein)
– Farkı yapıyorum, onlardan daha iyiyim (huh huh)
Meilleur pilon, meilleure beuh (hein hein)
– En iyi baget, en iyi ot (huh huh)
T-MAX 530, il pleut (hein hein)
– T-MAX 530, yağmur yağıyor.
J’sors le brolique, suce-le
– Süpürgeyi çıkarıyorum, em
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.