I don’t like when you sober, you know that
– Ayılman hoşuma gitmiyor, bunu biliyorsun.
I like the wet panties
– Islak külotu seviyorum
The ones from River Jordan, or an ocean
– Ürdün Nehri’nden veya bir okyanustan gelenler
The ones from the Atlantis
– Atlantis’liler.
Wey fit to swallow the owner, like Jonah
– Sahibini yutmaya uygun, Jonah gibi.
The girls from the Caribbean Sea
– Karayip Denizi’nden kızlar
Wey fit to take the boner ’til e go down
– Aşağı inene kadar gafı almaya hazırız.
Hand it over to the owner
– Sahibine teslim et.
Make I bend you (oh-oh)
– Seni bükmemi sağla (oh-oh)
Bend you (oh-oh), bend you (oh-oh)
– Eğil (oh-oh), eğil (oh-oh)
Bend you ’til you say “e don do” (oh-oh)
– “Yapma” diyene kadar eğil (oh-oh)
Bend you (oh-oh), bend you (oh-oh)
– Eğil (oh-oh), eğil (oh-oh)
Bend you ’til your mother call you (oh-oh)
– Annen seni arayana kadar eğil.
Bend you (oh-oh), bend you (oh-oh)
– Eğil (oh-oh), eğil (oh-oh)
Na you go talk wetin you come do (oh-oh)
– Na sen git konuş wetin sen gel (oh-oh)
Bend you (oh-oh), bend you (oh-oh)
– Eğil (oh-oh), eğil (oh-oh)
Bend you, ahh-ahh (oh-oh)
– Eğil, ahh-ahh (oh-oh)
Father, help me
– Baba, yardım et bana.
I hit that pussy, motor accident (uhn-nn)
– O amcığa çarptım, motor kazası (uhn-nn)
Road wey lead to happy endin’
– Mutlu sona giden yol
E no dey hard to kill person
– E hayır dey insanı öldürmek zor
And she knows it all
– Ve hepsini biliyor
We got a secret, she no go talk
– Bir sırrımız var, gidip konuşmayacak.
The things we do when we lock the door
– Kapıyı kilitlediğimizde yaptığımız şeyler
That shit is poison, no antidote
– Bu bok zehir, panzehir yok.
I put my all in ’til I see evidence
– Kanıt görene kadar her şeyimi koydum.
For her face and her leg, e dey shake
– Yüzü ve bacağı için, e dey titriyor
Like say she get epilepsy
– Epilepsi hastası olduğunu söylemek gibi.
She said the taste is a sweet and dey bitter at the same time
– Tadın aynı zamanda tatlı ve acı olduğunu söyledi.
Peppermint, crocodile teeth, Skillibeng
– Nane, timsah dişleri, Skillibeng
Yes, my thing strong, no fit bend e
– Evet, benim şeyimgüçlü, uyum yok viraj e
By my face, I innocent
– Yüzüme bak, ben masumum.
Until I bend you (oh-oh)
– Seni bükene kadar (oh-oh)
Bend you (oh-oh), bend you (oh-oh)
– Eğil (oh-oh), eğil (oh-oh)
Bend you ’til you say e don do (oh-oh)
– Yapma diyene kadar eğil (oh-oh)
Bend you (oh-oh), bend you (oh-oh)
– Eğil (oh-oh), eğil (oh-oh)
Bend you ’til your mother call you (oh-oh)
– Annen seni arayana kadar eğil.
Bend you (oh-oh), bend you (oh-oh)
– Eğil (oh-oh), eğil (oh-oh)
Na you go talk wetin you come do
– Na sen git konuş wetin sen gel yap
Bend you (mm), bend you
– Eğil (mm), eğil
(Bend you, ahh-ahh)
– (Eğil, ahh-ahh)
(Bend you)
– (Eğil seni)
(Bend you)
– (Eğil seni)
(Bend you)
– (Eğil seni)
(Bend you)
– (Eğil seni)
(Bend you, bend you, bend you)
– (Eğil, eğil, eğil)
(Bend you, bend you, bend you)
– (Eğil, eğil, eğil)
(Bend you, ahh-ahh)
– (Eğil, ahh-ahh)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.