비가 와 오랜만에
– Uzun zamandır yağmur yağıyordu.
비가 오지 말라 했어
– Yağmur yağma dedim.
근데 한 달간에
– Ama bir ay içinde
나도 몰래 기다렸나 봐
– Seni gizlice bekliyor olmalıyım.
Rainy day rainy day, aye yeah
– Yağmurlu bir gün yağmurlu bir gün, evet evet
Rainy day yeah, rainy day
– Yağmurlu bir gün evet, yağmurlu bir gün
오늘을 기다렸나 봐 난 rainy day
– Sanırım bugünü bekliyordun. Yağmurlu bir günüm.
원래는 기다리지도 않았던 rainy day
– başlangıçta beklemediğim yağmurlu bir gün
이제는 비가 조금 내리는 건 맞곤 해 이젠
– Şimdi biraz yağmur yağıyor. Şimdi biraz yağmur yağıyor.
어쩌면 조금 더 가서 난 기다려서 내일엔?
– Belki biraz daha gidip yarını beklerim?
비가 와라며 재촉해
– Yağmur yağıyor. Yağmur yağıyor.
너를 볼 핑곌 대기 때문에
– Çünkü seni görmek için bir bahane bekliyorum.
What’s goin’ on girl 무슨 일은 없어
– Neler oluyor kızım Neler olmuyor
밥은 먹었나 태어나서 첨 하는 걱정
– Doğduğum için endişeleniyorum.
알려줘 나는 너를 더 알고 싶기보단
– Bana bildirin. Senin hakkında daha fazla şey bilmek istiyorum.
그저 어디서 무엇을 하는지 보고해줘
– Sadece nerede ve ne yaptığını bildir.
집착은 아냐 lady 그런 놈은 안될 게
– Takıntılı değilim. bayan, bunu yapmayacağım.
이런 얘기 원래 안 하는 거 알잖아 왜 이래
– Bundan bahsetmediğini biliyorsun.
그냥 이 곡이 되게 유치해 보여서 제길
– Bu şarkı çocukça görünüyor, kahretsin.
비가 오면 같이 우울해지던 그런 내게
– Yağmur yağdığında depresyondaydım.
빗물같이 떨어져서 너란 사람이
– Yağmur suyu gibi ve düşecek olan sensin.
물어서 나는 너에게 어떤 사람 같았니
– Sana nasıl biri olduğumu sordum.
비가 올 때 우산 사줄 바엔 차라리
– Yağmur yağdığında şemsiye almayı tercih ederim.
나는 같이 맞는 게 좋으니까 걷자 같이
– Uyum sağlamayı severim, o yüzden birlikte yürüyelim.
비가 와 오랜만에
– Uzun zamandır yağmur yağıyordu.
비가 오지 말라 했어
– Yağmur yağma dedim.
근데 한 달간에
– Ama bir ay içinde
나도 몰래 기다렸나 봐
– Seni gizlice bekliyor olmalıyım.
Rainy day rainy day, aye yeah
– Yağmurlu bir gün yağmurlu bir gün, evet evet
Rainy day yeah, rainy day
– Yağmurlu bir gün evet, yağmurlu bir gün
오늘을 기다렸나 봐 난 rainy day
– Sanırım bugünü bekliyordun. Yağmurlu bir günüm.
준비되어 있지 않아서 나 혼자 (나 혼자)
– Hazır değilim bu yüzden yalnızım (yalnızım)
울곤 해서 빗소리에 맞춰 혼자 (나 혼자)
– Eskiden ağlardım ve yağmurda yalnızdım.
참 좁았었지 몇 평 남짓한 공간엔
– Birkaç dairelik bir alanda çok dardı.
오랜 적막과 어둠만이
– Sadece uzun kırmızı film ve karanlık
네가 내게 오기 전까지
– Sen bana gelene kadar.
난 창 열고 확인해 weather
– Pencereyi açıp hava durumunu kontrol ediyorum.
손 뻗어 is you there?
– Uzanmış eller orada mısın?
하늘이 어두워지면 거린 환하게 빛내어
– Gökyüzü karardığında, parlak bir şekilde parlar.
넌 보여주려 했나 봐
– Sanırım göstermeye çalışıyordun.
거리에 형형 색 umbrellas
– Sokakta renkli şemsiyeler
너와 발맞춰 걸어 불빛 위에 like a shadow
– Seninle ışıkların üzerinde gölge gibi yürü
계속 이렇게 있어 줘
– Böyle kalsın.
I’mma treat you better better and
– Sana daha iyi davranacağım.
너는 되고 내 인생에 new chapter
– Sen benim hayatım ol yeni bölüm
비가 오는 것도 좋지만
– Yağmur yağıyor ama güzel.
말했잖아 뒤 rainbow
– Sana söylemiştim, Du rainbow.
까지 너와 보고 싶어
– Seni görmek istiyorum.
Till the sunrise and sunset off
– Gün doğana ve gün batımına kadar
비가 오길 기다려 본 적은 처음이야
– Yağmur yağmasını hiç beklemedim.
떨어지는 소린 노크 같아 처음이야
– Düşen bir vuruş gibi. İlk defa.
네가 내 하루에 들어와서 다행이야
– Günümde olmana sevindim.
Uh you are the reason why
– Ah sen nedensin
I’m waitin’ on that rainy time
– O yağmurlu zamanı bekliyorum.
비가 와 오랜만에
– Uzun zamandır yağmur yağıyordu.
비가 오지 말라 했어
– Yağmur yağma dedim.
근데 한 달간에
– Ama bir ay içinde
나도 몰래 기다렸나 봐
– Seni gizlice bekliyor olmalıyım.
Rainy day rainy day, aye yeah
– Yağmurlu bir gün yağmurlu bir gün, evet evet
Rainy day yeah, rainy day
– Yağmurlu bir gün evet, yağmurlu bir gün
오늘을 기다렸나 봐 난 rainy day
– Sanırım bugünü bekliyordun. Yağmurlu bir günüm.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.