Satellite
– Uydu
I see you swimming through this open sky
– Seni bu açık gökyüzünde yüzerken görüyorum.
I rest my head upon these dandelions
– Kafamı bu karahindibalara yaslıyorum.
The stars are envious of you tonight
– Yıldızlar bu gece seni kıskanıyor.
Broken dreams
– Kırık rüyalar
I’m writing poems of our memories
– Anılarımızın şiirlerini yazıyorum.
Wish I could hold you through computer screens
– Keşke seni bilgisayar ekranlarında tutabilseydim.
But all the static keeps us in between
– Ama tüm statik bizi arada tutuyor.
La, da-da
– La, da-da
We’re walking on a line
– Hatta yürüyoruz.
A line that leads me straight, straight, straight to you
– Beni dümdüz, dümdüz, dümdüz sana götüren bir çizgi
You’re like a satellite
– Uydu gibisin
Crossing through my mind
– Aklımdan geçmek
It always leads me straight, straight, straight to you
– Beni her zaman dosdoğru, dosdoğru, dosdoğru sana götürür.
Saw the news
– Haberleri gördüm
Oh, what a sight, it left me so confused
– Ne manzara ama kafam çok karıştı.
They’re telling stories that you’re leaving soon
– Yakında gideceğin hikayeleri anlatıyorlar.
They’ll never know what you’ve been going through
– Neler yaşadığını asla bilemeyecekler.
(Yeah, yeah), shooting star (ah)
– (Evet, evet), kayan yıldız (ah)
I watch you drift away into the dark
– Karanlığa sürüklenişini izliyorum.
Sometimes I sit and wonder where you are
– Bazen oturup nerede olduğunu merak ediyorum.
Sending me signals to my, sending me signals to my hollow heart
– Bana sinyal gönderiyor, içi boş kalbime sinyal gönderiyor
La, da-da
– La, da-da
We’re walking on a line
– Hatta yürüyoruz.
A line that leads me straight, straight, straight to you
– Beni dümdüz, dümdüz, dümdüz sana götüren bir çizgi
You’re like a satellite
– Uydu gibisin
Crossing through my mind
– Aklımdan geçmek
It always leads me straight, straight, straight to you
– Beni her zaman dosdoğru, dosdoğru, dosdoğru sana götürür.
La, da-da
– La, da-da
We’re walking on a line
– Hatta yürüyoruz.
A line that leads me straight, straight, straight to you (straight, straight, straight to you)
– Beni dümdüz, dümdüz, dümdüz sana götüren bir çizgi (dümdüz, dümdüz, dümdüz sana)
You’re like a satellite
– Uydu gibisin
Crossing through my mind
– Aklımdan geçmek
It always leads me straight, straight, straight to you
– Beni her zaman dosdoğru, dosdoğru, dosdoğru sana götürür.
Satellite
– Uydu
Satellite
– Uydu
Satellite
– Uydu
Satellite
– Uydu
La, da-da
– La, da-da
Walking on a line
– Bir çizgide yürümek
A line that leads me straight, straight, straight to you
– Beni dümdüz, dümdüz, dümdüz sana götüren bir çizgi
You’re like a satellite
– Uydu gibisin
Crossing through my mind
– Aklımdan geçmek
Straight, straight to you
– Dümdüz, dümdüz sana
La, da-da
– La, da-da
We’re walking on a line
– Hatta yürüyoruz.
A line that leads me straight, straight, straight to you (straight)
– Beni dosdoğru, dosdoğru, dosdoğru sana götüren bir çizgi (dosdoğru)
You’re like a satellite
– Uydu gibisin
Crossing through my mind
– Aklımdan geçmek
It always leads me straight, straight, straight to you
– Beni her zaman dosdoğru, dosdoğru, dosdoğru sana götürür.
La, da-da
– La, da-da
We’re walking on a line (walking on a line)
– Bir çizgide yürüyoruz (bir çizgide yürüyoruz)
A line that leads me straight, straight, straight to you
– Beni dümdüz, dümdüz, dümdüz sana götüren bir çizgi
You’re like a satellite (like a satellite)
– Bir uydu gibisin (bir uydu gibi)
Crossing through my mind
– Aklımdan geçmek
It always leads me straight, straight, straight to you (it always leads me straight to you)
– Beni her zaman dümdüz, dümdüz, dümdüz sana götürür (beni her zaman dümdüz sana götürür)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.