Hard to describe what’s happening
– Neler olduğunu tarif etmek zor
My heart it flies, my soul it sings
– Kalbim uçuyor, ruhum şarkı söylüyor
Found someone to hold who understands
– Anlayacak birini buldum.
To call my own, to hold my hand
– Kendiminkini aramak, elimi tutmak için
Everybody say I’m walking different
– Herkes farklı yürüdüğümü söylüyor.
Everybody say I’m talking different
– Herkes farklı konuştuğumu söylüyor.
And they wanna know what is going on
– Ve neler olduğunu bilmek istiyorlar.
I said, “None of your business”
– “Seni ilgilendirmez” dedim.
See before you came along
– Sen gelmeden önce gördün mü?
I was battling the world alone
– Tek başıma dünyayla savaşıyordum.
But now I got an angel beside me
– Ama şimdi yanımda bir melek var
Ain’t it just the greatest thing
– Bu sadece harika bir şey değil mi
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (loves you)?
– Seni seviyor mu (seni seviyor)?
Don’t it make you wanna sing
– Bu seni şarkı söylemeye zorlamaz mı
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (loves you)?
– Seni seviyor mu (seni seviyor)?
There’s no other feeling quite like it
– Bunun gibi başka bir his yok
I just can’t control my excitement
– Heyecanımı kontrol edemiyorum.
Ain’t it just the greatest thing
– Bu sadece harika bir şey değil mi
When someone loves you (love you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyorum)
Loves you?
– Seni seviyor mu?
The stars align, you light my sky
– Yıldızlar hizalanır, gökyüzümü aydınlatırsın
I’ve never before felt so alive
– Daha önce hiç bu kadar canlı hissetmemiştim.
The birds, they got new melodies
– Kuşlar, yeni melodileri var
They love it when you’re next to me
– Yanımda olmanı seviyorlar.
See the world is tough
– Dünyanın zor olduğunu gör
Make you feel like you ain’t good enough
– Yeterince iyi olmadığını hissettirmek
Before I met you felt like I was running out of luck
– Seninle tanışmadan önce şansım tükeniyormuş gibi hissettim.
But then you came along
– Ama sonra sen geldin
Told me I’m not alone
– Yalnız olmadığımı söyledi.
Thank God I got an angel beside me
– Tanrıya şükür yanımda bir melek var.
Ain’t it just the greatest thing
– Bu sadece harika bir şey değil mi
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (loves you)?
– Seni seviyor mu (seni seviyor)?
Don’t it make you wanna sing
– Bu seni şarkı söylemeye zorlamaz mı
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (loves you)?
– Seni seviyor mu (seni seviyor)?
There’s no other feeling quite like it
– Bunun gibi başka bir his yok
I just can’t control my excitement
– Heyecanımı kontrol edemiyorum.
Ain’t it just the greatest thing
– Bu sadece harika bir şey değil mi
When someone loves you (love you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyorum)
Loves you?
– Seni seviyor mu?
Dancing every day (dancing every day)
– Her gün dans etmek (her gün dans etmek)
You take my pain away (you take my pain away)
– Acımı benden alıyorsun (acımı benden alıyorsun)
No feeling like you give (no feeling like you give)
– Verdiğin gibi hissetme (verdiğin gibi hissetme)
I’m full of happiness
– Mutlulukla doluyum
Can’t stop dancing
– Dans etmeyi bırakamıyorum
Dance the pain away
– Acıyı dindirmek için dans et
Ain’t it just the greatest thing (greatest thing)
– Bu sadece en büyük şey değil mi (en büyük şey)
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (loves you)?
– Seni seviyor mu (seni seviyor)?
Don’t it make you wanna sing
– Bu seni şarkı söylemeye zorlamaz mı
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (when somebody loves you)?
– Seni seviyor mu (biri seni sevdiğinde)?
There’s no other feeling quite like it (There’s no other feeling)
– Bunun gibi başka bir his yok (Başka bir his yok)
I just can’t control my excitement (can’t control it)
– Sadece heyecanımı kontrol edemiyorum (kontrol edemiyorum)
Ain’t it just the greatest thing
– Bu sadece harika bir şey değil mi
When someone loves you (when someone love you)
– Biri seni sevdiğinde (biri seni sevdiğinde)
Loves you (someone loves you)
– Seni seviyor (biri seni seviyor)
Ain’t it just the greatest thing (ain’t it just)
– Bu sadece en büyük şey değil mi (sadece değil mi)
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (loves you)?
– Seni seviyor mu (seni seviyor)?
Don’t it make you wanna sing
– Bu seni şarkı söylemeye zorlamaz mı
When someone loves you (loves you)
– Birisi seni sevdiğinde (seni seviyor)
Loves you (loves you)?
– Seni seviyor mu (seni seviyor)?
There’s no other feeling quite like it
– Bunun gibi başka bir his yok
I just can’t control my excitement
– Heyecanımı kontrol edemiyorum.
Ain’t it just the greatest thing
– Bu sadece harika bir şey değil mi
When someone loves you (when somebody loves you)
– Biri seni sevdiğinde (biri seni sevdiğinde)
Loves you?
– Seni seviyor mu?
Emeli Sandé & Nile Rodgers – When Someone Loves You İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.