Now it’s been long enough to talk about it
– Şimdi bunun hakkında konuşacak kadar uzun oldu
I’ve started not to doubt it, just wrap my head around it
– Bundan şüphe etmemeye başladım, sadece kafamı etrafına sar
I remember when you told me it’s an every day decision
– Bana bunun günlük bir karar olduğunu söylediğin zamanı hatırlıyorum.
But with my tunnel vision, how was I supposed to see the way?
– Ama tünel görüşümle yolu nasıl görecektim?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Always the fool with the slowest heart
– Her zaman en yavaş kalbi olan aptal
But I know you’ll take me with you
– Ama beni de yanında götüreceğini biliyorum.
We’ll live in spaces between walls
– Duvarlar arasındaki boşluklarda yaşayacağız
Every city’s got a graveyard
– Her şehrin bir mezarlığı vardır
The service bought and paid for
– Satın alınan ve ödenen hizmet
Now I’m sleeping in the backyard
– Şimdi arka bahçede uyuyorum.
Passing out as light turns into day
– Işık güne dönüşürken bayılmak
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Always the fool with the slowest heart
– Her zaman en yavaş kalbi olan aptal
But I know you’ll take me with you
– Ama beni de yanında götüreceğini biliyorum.
We’ll live in spaces between walls
– Duvarlar arasındaki boşluklarda yaşayacağız
Go and stretch ’em high arms
– Git ve yüksek kollarını uzat
Long as they need to be
– Olması gerektiği sürece
Turn off all alarms and lie to me
– Tüm alarmları kapat ve bana yalan söyle
Go and stretch ’em high arms
– Git ve yüksek kollarını uzat
Long as they need to be
– Olması gerektiği sürece
Turn off all alarms and lie to me
– Tüm alarmları kapat ve bana yalan söyle
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Haven’t I given enough, given enough?
– Yeterince vermedim mi, yeterince vermedim mi?
Always the fool with the slowest heart
– Her zaman en yavaş kalbi olan aptal
But I know you’ll take me with you
– Ama beni de yanında götüreceğini biliyorum.
I know I’ll take you with me
– Seni yanımda götüreceğimi biliyorum.
Always the fool with the slowest heart
– Her zaman en yavaş kalbi olan aptal
But I know you’ll take me with you
– Ama beni de yanında götüreceğini biliyorum.
We’ll live in spaces between walls
– Duvarlar arasındaki boşluklarda yaşayacağız
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.