I met a stranger in your skin with the same eyes
– Teninde aynı gözlerle bir yabancıyla tanıştım.
I know you
– Ben seni tanıyorum
With words, he had a way just like you too
– Kelimelerle, onun da senin gibi bir yolu vardı
Where’d you go?
– Nereye gittin?
I know you
– Ben seni tanıyorum
I know you
– Ben seni tanıyorum
I know you
– Ben seni tanıyorum
I know you
– Ben seni tanıyorum
Even when I’m sleeping
– Uyurken bile
Even when I dream at night
– Geceleri rüya görsem bile
You come to me
– Bana geliyorsun
You’re turning down the light
– Işığı kısıyorsun.
‘Til you’re the only thing I see
– Gördüğüm tek şey sen olana kadar
Even when I’m sleeping
– Uyurken bile
Even when I dream at night
– Geceleri rüya görsem bile
You come to me
– Bana geliyorsun
You’re turning down the light
– Işığı kısıyorsun.
‘Til you’re the only thing I see
– Gördüğüm tek şey sen olana kadar
Look back at what you could’ve been every day that
– Her gün ne olabileceğine bir bak.
I know you
– Ben seni tanıyorum
Held on, but then you strayed so far from view
– Dayandın, ama sonra gözden o kadar uzaklaştın ki
Couldn’t say
– Söyleyemedim
I know you
– Ben seni tanıyorum
I know you
– Ben seni tanıyorum
I know you
– Ben seni tanıyorum
I know you
– Ben seni tanıyorum
Even when I’m sleeping
– Uyurken bile
Even when I dream at night
– Geceleri rüya görsem bile
You come to me
– Bana geliyorsun
You’re turning down the light
– Işığı kısıyorsun.
‘Til you’re the only thing I see
– Gördüğüm tek şey sen olana kadar
Even when I’m sleeping
– Uyurken bile
Even when I dream at night
– Geceleri rüya görsem bile
You come to me
– Bana geliyorsun
You’re turning down the light
– Işığı kısıyorsun.
‘Til you’re the only thing I see
– Gördüğüm tek şey sen olana kadar
I know you
– Ben seni tanıyorum
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.