Video Klip
Şarkı Sözleri
Daddy went to law school and could’ve been an architect
– Babam hukuk fakültesine gitti ve mimar olabilirdi
Now he’s turnin’ sixty and wonders where the big dream went
– Şimdi altmış yaşına giriyor ve büyük rüyanın nereye gittiğini merak ediyor
Tucker never said a lot, two eyes down, a little luck
– Tucker asla çok şey söylemedi, iki gözü aşağıda, biraz şans
Took it to the Ivies and never really knew for what
– Ivies’e götürdüm ve ne için olduğunu asla bilemedim
And I, I bite my tongue ten times a day
– Ve ben, dilimi günde on kez ısırıyorum
Half swear to God, I might just pray
– Yarım yemin ederim, sadece dua edebilirim
And I got a lot to lose
– Ve kaybedecek çok şeyim var
So I might as well lose it anyway
– Bu yüzden yine de kaybedebilirim.
And I, I manifested you would leave
– Ve ben, ayrılacağını gösterdim
So the day you did, I had you beat
– Yaptığın gün seni dövdürdüm.
Three steps ahead of everythin’
– Her şeyden üç adım önde
Lately, I wake up feelin’ like
– Son zamanlarda, kendimi öyle hissederek uyanıyorum
“Oh, where does the time go?”
– “Ah, zaman nereye gidiyor?”
You never really know
– Asla gerçekten bilemezsin
‘Til you’re standing in the bathroom mirror like
– Banyo aynasında öyle durana kadar
“No, shit, we got so close”
– “Hayır, kahretsin, çok yaklaştık.”
Hit me fast and slow
– Bana hızlı ve yavaş vur
Funny thing about nostalgia
– Nostalji hakkında komik bir şey
Didn’t show up ’til I lost ya (Ooh)
– Seni kaybedene kadar ortaya çıkmadı (Ooh)
Didn’t show up ’til I lost ya (Ooh)
– Seni kaybedene kadar ortaya çıkmadı (Ooh)
My ma wasn’t raised right, oh no, all she ever knew was guilt
– Annem doğru yetiştirilmedi, oh hayır, tek bildiği suçluluk duygusuydu
Little did she know that’s all her kids would ever grow to feel
– Çocuklarının büyüyüp hissedeceği tek şeyin bu olduğunu çok az biliyor muydu
And every choice leads back to the trait
– Ve her seçim özelliğe geri döner
Every time that I drink and heart that I break
– Her içtiğimde ve kırdığım kalpte
It’s a truckload of regret and stupid mistakes
– Bir kamyon dolusu pişmanlık ve aptalca hatalar
And, man, lately I wake up feelin’ like
– Ve dostum, son zamanlarda uyandığımda sanki
“Oh, where does the time go?”
– “Ah, zaman nereye gidiyor?”
You never really know
– Asla gerçekten bilemezsin
‘Til you’re standing in the bathroom mirror, like
– Banyo aynasında durana kadar, mesela
“No, shit, we got so close”
– “Hayır, kahretsin, çok yaklaştık.”
Hit me fast and slow
– Bana hızlı ve yavaş vur
Funny thing about nostalgia
– Nostalji hakkında komik bir şey
Didn’t show up ’til I lost ya (When I lost ya, ooh)
– Seni kaybedene kadar ortaya çıkmadı (Seni kaybettiğimde, ooh)
Didn’t show up ’til I lost ya (When I lost ya, no, ooh)
– Seni kaybedene kadar gelmedi (Seni kaybettiğimde, hayır, ooh)
Didn’t show up ’til I lost ya (Ooh)
– Seni kaybedene kadar ortaya çıkmadı (Ooh)
Didn’t show up ’til I lost ya (Ooh)
– Seni kaybedene kadar ortaya çıkmadı (Ooh)
And now, I bite my tongue ten times a day
– Ve şimdi dilimi günde on kez ısırıyorum
Half swear to God, I might just pray
– Yarım yemin ederim, sadece dua edebilirim
And I got a lot to lose
– Ve kaybedecek çok şeyim var
So I might as well lose it anyway
– Bu yüzden yine de kaybedebilirim.
And I, I manifested you would leave
– Ve ben, ayrılacağını gösterdim
So the day you did, I had you beat
– Yaptığın gün seni dövdürdüm.
Three steps ahead of everythin’
– Her şeyden üç adım önde
