Etiket: ABBA

So at last you’re free– Sonunda özgürsün.It’s the way you wanted it to be– Olmasını istediğin gibi değilAnd the price you paid– Ve ödediğin bedelTo become a woman of today– Bugünün kadını olmak içinIs it worth the pain to see the children cry– Çocukların ağladığını görmek acıya değer miDoes it hurt when they ask for…

I have a very good friend– Çok iyi bir arkadaşım var The kind of girl who likes to follow a trend– Bir trendi takip etmeyi seven türden bir kızShe has a personal style– Kişisel bir tarzı var.Some people like it, others tend to go wild– Bazı insanlar bunu sever, diğerleri çıldırmaya eğilimlidir You hear her…

Little things– Küçük şeylerLike my gentle touch– Nazik dokunuşum gibiIt’s amazing, darling– İnanılmaz bir şey, sevgilimThat so little can achieve so much– Bu kadar az şey bu kadar çok şey başarabilir Little things– Küçük şeylerLike your sleepy smile– Uykulu gülüşün gibiAs the brand-new day is dawning– Yepyeni bir gün doğarkenIt’s a lovely Christmas morning– Çok…

If I ever write my– Eğer yazacak olursamOde to Freedom– Özgürlüğe GazelIt will be in prose that chimes with me– Benimle çınlayan nesir içinde olacakIt would be a simple– Bir basit olurdu Ode to Freedom– Özgürlüğe GazelNot pretentious, but with dignity– İddialı değil, onurluI would like to think that freedom is– Özgürlüğün böyle olduğunu düşünmek…

He likes the lilacs in my garden– Bahçemdeki leylakları seviyor.I love to watch him fly– Uçmasını izlemeyi seviyorum.He’s just a tiny, fuzzy ball– O sadece küçük, bulanık bir topAnd I wonder how he can fly at all– Ve nasıl uçabileceğini merak ediyorum A world without him– Onsuz bir dünyaI dread to think what that would…

I messed it up, alright– Her şeyi mahvettim, tamam mıAnd there’s no doubt about it– Ve bu konuda hiç şüphe yokI had to pick this fight– Bu kavga etmek zorunda kaldım ‘Cause I’d go mad without it– Çünkü onsuz delirirdim. Bending like a willow when a storm is brewing– Bir fırtına demlenirken söğüt gibi bükülüyorOh,…

I know that this shouldn’t be– Bunun olmaması gerektiğini biliyorum.A traumatic event, but it is– Travmatik bir olay, ama öyleAnd I feel so bad– Ve kendimi çok kötü hissediyorumMy little boy looks so happy– Küçük oğlum çok mutlu görünüyor.He throws me his “go-mummy” kiss– Bana “go-mumya” öpücüğünü attı.And he loves his dad– Ve babasını seviyor.…

You’re asleep on the couch with Tammy– Tammy ile kanepede uyuyorsun.And she looks straight up at me– Ve bana dik dik bakıyor.The reproach in her eyes is imagined– Gözlerindeki suçlama hayal edilirBut the pain that I feel is real– Ama hissettiğim acı gerçekShe jumps down and her tail is swishing– O aşağı atlar ve kuyruğu…

I can remember when you left Kilkenny– Kilkenny’den ayrıldığın zamanı hatırlıyorum.And you told me, “I’ll return next year”– Sen de bana “Gelecek yıl döneceğim” dedin.I never meant to hold you to your promise– Seni asla sözünde tutmak istemedim.And the years went by, and I’m still here– Yıllar geçti ve ben hala buradayım. So you left…