Etiket: Nick Cave

People just ain’t no good– İnsanlar sadece iyi değilI think that’s well understood– Bence bu iyi anlaşıldıYou can see it everywhere you look– Baktığın her yerde görebilirsin.People just ain’t no good– İnsanlar sadece iyi değil We were married under cherry trees– Kiraz ağaçlarının altında evlendikUnder blossom we made our vows– Çiçek altında yemin ettikAll the…

Take a little walk to the edge of town– Şehrin kenarına doğru küçük bir yürüyüş yapınAnd go across the tracks– Ve rayların üzerinden geçWhere the viaduct looms– Viyadük nerede duruyorLike a bird of doom– Bir kıyamet kuşu gibiAs it shifts and cracks– Kayarken ve çatlarkenWhere secrets lie in the border fires– Sınır yangınlarında sırların yattığı…

I don’t believe in an interventionist God– Müdahaleci bir Tanrıya inanmıyorum.But I know, darling, that you do– Ama biliyorum sevgilim, biliyorsunBut if I did I would kneel down and ask Him– Ama yapsaydım diz çöküp Ona sorardım.Not to intervene when it came to you– Sana geldiğinde müdahale etmemek içinNot to touch a hair on your…

I was riding, I was riding home– Biniyordum, eve biniyordum.The sun, the sun, the sun was rising from the field– Güneş, güneş, güneş tarladan doğuyordu. I got a feeling I just can’t shake– İçimden bir ses titreyemediğimi söylüyor.I got a feeling that just won’t go away– İçimde hiçbir yere gitmeyecek bir his var.You’ve got to…

I found her on a night of fire and noise– Onu bir ateş ve gürültü gecesinde buldum.Wild bells rang in a wild sky– Vahşi bir gökyüzünde vahşi çanlar çaldıI knew from that moment on– O andan itibaren biliyordum.That I’d love her till the day that I died– Öldüğüm güne kadar onu seveceğimiAnd I kissed away…

All through the night we drove– Bütün gece araba kullandık.And the wind caught her hair– Ve rüzgar saçlarını yakaladıAnd we parked on the beach in the cool evening air– Ve serin akşam havasında sahile park ettikWell, sometimes it’s better not to say anything at all– Bazen hiçbir şey söylememek daha iyidir. Your body is an…

Take a little walk to the edge of town– Şehrin kenarına doğru küçük bir yürüyüşe çıkınAnd go across the tracks– Ve rayların üzerinden geçWhere the viaduct looms– Viyadük nerede duruyorLike a bird of doom– Kıyamet kuşu gibiAs it shifts and cracks– Kaydıkça ve çatladıkçaWhere secrets lie in the border fires– Sınır yangınlarında sırların yattığı yerIn…