Etiket: SEVENTEEN

Just You– Sadece Sen너만이 내 내 세상을 흔들어놔– Sadece sen benim dünyamı sarsıyorsun.Just You– Sadece Sen너만이 내 고통의 이유 (B B Baby)– Sadece sen Benim Acımın Sebebisin (B B Bebeğim)구름 속을 파고드는 듯– Bulutları kazmak gibi.내 맘을 가볍게 제껴내– Hafifçe bırak.모든걸 너로부터– Senden gelen her şeyi.시작해서 끝나게 해– Başlangıç ve bitiş izin verin. 기분 좋은…

One, two, three, four– Bir, iki, üç, dört 한 손에는 커피를 들고– Bir elinde kahve tutmak이어폰 한쪽을 꼽고– Kulaklığın bir tarafını takın.손끝을 스치는 바람을 걷는– Parmak uçlarınızla rüzgarda yürümek별거 아닌 취미를 같이 할– Büyük bir anlaşma olmayan bir hobi ile yapın시시콜콜한 날 안아줄– Bana sarılmanı istiyorum. 그런 사람이– Böyle bir kişi어디엔가 있길 바랐는데– Bir yerde…

이른 아침부터– Sabahın erken saatlerinden 내겐 너무나 어색한 Umm– Benim için çok garip종이와 펜을 꺼내 들어– Kağıdı ve kalemi çıkarın.깊이 삼켜놨던 말을 담아 내– Derin derin yuttuğum kelimeleri koydum.글씨가 예쁘지 못해 Uh– Yazı hoş değil, Ah.실망은 말아줘– Hayal kırıklığına uğramayın.조금 서툴러도 눈 감아줘– Biraz sakar olsan bile gözlerini kapat.이 쪽지에 차곡차곡 너와 내가– Bu notta,…

나의 밤은 deep deep– Gecem derin derin켜져 있는 TV– TV açık시끄럽지 내 맘처럼– Çok gürültülü, sanki hoşuma gidiyor gibi.너는 대체 어떠한 이유로– Herhangi bir nedenle alternatif sizsiniz내 맘을 껐다 켰다 네 멋대론지– Aklımı kapatın. Açın. Harikasın.그게 싫다는 게 아니고– Bu hoşuma gitmediği anlamına gelmez.혹시 네가 너무– Belki de sensin피곤할까 봐 걱정돼서 그렇지– Yorgun olduğumdan endişeleniyorum.내…

아슬아슬하게 선을 타 Woo– Nefes kesen bir çizgi Çek Woo넘을 듯 말 듯하게 맞닿은– Çapraz bacaklı bir at gibiydi.Secret sign– Gizli işaret간지러운 마음의 목소리가– Gıdıklanmış bir kalbin sesi고요한 호수 한가운데 요동치게– Sakin bir gölün ortasında karıştırınOh oh oh oh oh– Oh oh oh oh oh Uh 촛불의 빛 하나에 의지한 채– Bir mumun ışığına güvenmek서로를…

첨엔 혼자라는 게 편했지– Yalnız kalmak kolaydı.자유로운 선택과 시간에– Serbest seçim ve zamanında너의 기억을 지운 듯 했어– Hafızanı siliyor gibiydi.정말 난 그런 줄로 믿었어– Buna gerçekten inandım.하지만 말야 이른 아침 혼자 눈을 뜰 때– Ama sabahın erken saatlerinde gözlerimi tek başıma açtığımda, neler olduğunu görmek için sabırsızlanıyorum.내 곁에 니가 없다는 사실을 알게 될 때면– Benimle…

따뜻하게– Sıcak나를 감싸오네– Beni paketliyorsun.기분좋은 공기– Hoş hava내 코 끝을 스치네– Burnumun ucunu kırıyor. 이제야 알 것 같아 세상이 아름다운 이유– Sanırım şimdi dünyanın neden güzel olduğunu biliyorum.너를 만나고 나서야 깨달아– Bunu ancak seninle tanıştıktan sonra anlıyorum. 같은 거리에서도 모든게 달라져– Aynı mesafede bile, her şey farklı.지나가는 매 순간에 니가 보여– Her geçen dakika seni…

오랜만에 만나는 친구들은 줄어들고– Uzun zamandır daha az arkadaşla buluşuyordum.하고픈 얘기들은 늘어나고– Konuşmak istediğiniz hikayeler artıyor.각자의 고민을 꺼내고서– Her birinin sorunlarını ortadan kaldırın.나이를 하나둘씩 세어 가는 우리들은– Yaşımızı ikiye katlayanlarımız나를 꺼내어 보는 시간의 벽에 부딪혀– Beni dışarı çıkarmak için zaman duvarına vur.자나 깨나 용기가 넘쳤던 우린– Uyanmak için cesaret doluyduk. 눈앞이 어두워(어두워), 너무도 어두워(어두워)– Gözlerinin…

Time is running out– Zaman tükeniyor쫓기에 늘 벅차 자연스럽고 신비롭지– Kovalamak her zaman doğal ve gizemlidir.숨을 잠시 참으면– Eğer bir an için nefesini tutarsan,빼곡했던 시간들이 멈추면 좋겠지 (yeah)– Umarım dışarı çıktığın zaman durur (Evet). Oh, I said– Oh, dedim ki하루 종일만큼 맘의 문 앞에 서서– Bütün gün kapında dikildim.두드려 보는 게 어때? (yeah)– Neden beni…