不是花火呀 – TA Çince Sözleri Türkçe Anlamları

從前 有一個女孩
– Bir zamanlar bir kız vardı
喜歡上了個男孩
– Aşık bir çocuğa aşık olmuştum.
她說 某天撞見他
– Bir gün onunla karşılaştığını söyledi.
是最美好的意外
– En iyi kazaydı.
漸漸 她對他產生依賴
– Yavaş yavaş ona bağımlı oldu.
他對她印像不賴
– Onun üzerinde iyi bir etkisi var.
後來 兩人彼此明白
– Ve sonra ikisi birbirini anladı.
最後她們相愛
– Sonunda birbirlerine aşık oldular.
突然 距離迫使他和她分開
– Aniden mesafe onu ondan ayırmaya zorladı.
他和她千里開外
– Ondan bin mil uzakta.
她站在地球的另一邊看月亮
– Dünyanın diğer tarafında duruyordu ve Aya bakıyordu.
他躺在巴黎島海灘上曬太陽
– Paris adasındaki plajda güneşin altında yatıyordu.
縱使我跨過大海 越過山脈
– Denizi geçip Dağları aşsam bile,
卻也只能相望
– Ama sadece birbirinize bakabilirsiniz.
他說你喜歡去到遙遠的地方
– Uzaklara gitmeyi sevdiğini söyledi.
她說沒關係我陪你去流浪
– Sorun değil dedi. Seninle dolaşacağım.
路途遙遠也罷 艱險也罷
– Uzun bir yol, zor bir yol, zor bir yol.
只要你在身旁
– Etrafta olduğun sürece.

從前有一個男孩
– Bir zamanlar bir çocuk vardı
喜歡上了個女孩
– Aşık bir kıza aşık olmuştum.
他說 那天撞見她
– Geçen gün onunla karşılaştığını söyledi.
心裡早計劃明白
– Bir planım vardı. Anladım.
慢慢 吸引她的青睞
– Yavaş yavaş onun lehine çekmek
幻想以後未來
– Geleceği hayal et.
終於 兩人彼此明白
– Sonunda, ikisi birbirini anlıyor.
最後他們相愛
– Sonunda birbirlerine aşık oldular.
突然 距離迫使他和她分開
– Aniden mesafe onu ondan ayırmaya zorladı.
他和她千里開外
– Ondan bin mil uzakta.
她站在地球的另一邊看月亮
– Dünyanın diğer tarafında duruyordu ve Aya bakıyordu.
他躺在巴黎島海灘上曬太陽
– Paris adasındaki plajda güneşin altında yatıyordu.
縱使我跨過大海 越過山脈
– Denizi geçip Dağları aşsam bile,
卻也只能相望
– Ama sadece birbirinize bakabilirsiniz.
他說你喜歡去到遙遠的地方
– Uzaklara gitmeyi sevdiğini söyledi.
她說沒關係我陪你去流浪
– Sorun değil dedi. Seninle dolaşacağım.
路途遙遠也罷 艱險也罷
– Uzun bir yol, zor bir yol, zor bir yol.
只要你在身旁
– Etrafta olduğun sürece.

他和她 在一起又分開
– Onunla birlikteydi ve ayrıldı.
多少次又重來
– Kaç kez daha yaptın?
距離的痛 成為了阻礙
– Mesafenin acısı bir engeldir.
他和她 明明還相愛
– O ve o hala aşık.
卻不能依賴
– Ama buna güvenemezsin.
他和她 漸漸放下關懷
– O ve onun yavaş yavaş bakım gitmesine izin
不再有所期待
– Artık dört gözle beklemiyorum.
讓命運來決定他們將來
– Kader geleceklerine karar versin.
到最後才明白
– Ben sonuna kadar anlamamıştım.
只要你在
– Burada olduğun sürece.
她站在地球的另一邊看月亮
– Dünyanın diğer tarafında duruyordu ve Aya bakıyordu.
他躺在巴黎島海灘上曬太陽
– Paris adasındaki plajda güneşin altında yatıyordu.
縱使我跨過大海 越過山脈
– Denizi geçip Dağları aşsam bile,
卻也只能相望
– Ama sadece birbirinize bakabilirsiniz.
他說你喜歡去到遙遠的地方
– Uzaklara gitmeyi sevdiğini söyledi.
她說沒關係我陪你去流浪
– Sorun değil dedi. Seninle dolaşacağım.
路途遙遠也罷 艱險也罷
– Uzun bir yol, zor bir yol, zor bir yol.
只要你在身旁
– Etrafta olduğun sürece.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın