Video Klip
Şarkı Sözleri
Other girls? Fuck them
– Diğer kızlar mı? Siktir et onları
I’d rather touch myself to you than fuck them
– Onları becermektense sana dokunmayı tercih ederim.
Only confide in you, I can’t trust them
– Sadece sana güveniyorum, onlara güvenemem
Because I’m fine with you, over here lyin’ with you, I wanna
– Çünkü seninle iyiyim, burada seninle yatmak istiyorum
Show you off to the city I’m from
– Seni geldiğim şehre götür
And ride ’round with you, fine dine with you
– Ve seninle dolaşırım, seninle güzel yemek yerim
I think about you all the damn time, for real
– Her zaman seni düşünüyorum, gerçekten
You tell me, “That’s just game,” I ain’t lyin’, it’s true
– Söyle bana, “Bu sadece bir oyun,” Yalan söylemiyorum, bu doğru
I never seem to get a sufficient amount of you
– Senden hiçbir zaman yeterince alamadım.
Sometimes, I think to you I might as well be Mountain Dew
– Bazen senin için Mountain Dew olabileceğimi düşünüyorum
Bad for ya, I’m crazy about you, I’m mad for ya
– Senin için kötü, senin için deli oluyorum, senin için deli oluyorum
‘Bout to dial your mom’s home number and ask for ya, like
– Annenin ev numarasını çevirip seni sormaya ne dersin?
“Hello, Miss Johnson, you know why I’m callin’
– “Merhaba Bayan Johnson, neden aradığımı biliyorsunuz.”
You know I’ve been fallin’, fallin’ for your daughter
– Kızın için düştüğümü biliyorsun.
I think about her often, correct me if I’m wrong, but
– Onu sık sık düşünüyorum, yanılıyorsam beni düzelt, ama
Was it you that gave the eyes to her I be lost in? Thought so
– İçinde kaybolduğum gözleri ona sen mi verdin? Öyle düşündüm
Tell her I said hello if you can, and also
– Eğer yapabilirsen ona merhaba dediğimi söyle ve ayrıca
That I can’t wait to see her again, and also
– Onu tekrar görmek için sabırsızlanıyorum ve ayrıca
Tell her call me when she get a chance
– Fırsat bulduğunda beni aramasını söyle.
‘Cause I got so much to say, and I appreciate you, ma’am”
– Çünkü söyleyecek çok şeyim var ve sizi takdir ediyorum hanımefendi. “
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da-da, da-da-da
– Da-da-da, da-da-da
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da-da, da-da-da-da
– Da-da-da, da-da-da-da
We could go Monaco, take you out on a boat
– Monako’ya gidip seni bir tekneye götürebiliriz.
Say goodbye to Domino’s, let’s get you some pasta
– Domino’s’a hoşçakal de, sana biraz makarna alalım.
You don’t need no doctor to help you with your posture
– Duruşunuzda size yardımcı olacak bir doktora ihtiyacınız yok
You walkin’ ’round head high, that’s why I said hi
– Başın dik yürüyorsun, bu yüzden selam verdim.
That’s why I came up to you pokin’ my chest out
– Bu yüzden göğsümü dürterek yanına geldim.
Pressed out, tryna make you mine for the sake of humankind
– Bastırdı, insanlık uğruna seni benim yapmaya çalış
How’d you get so wise? Must have taken you some time
– Nasıl bu kadar akıllandın? Biraz zaman almış olmalısın.
I can’t help but wonder what your parents make of you and I
– Yardım edemem ama ailen seninle benim hakkımda ne düşünüyor merak ediyorum
Let’s go to Nice
– Nice’e gidelim.
And give your sister a niece
– Ve kız kardeşine bir yeğen ver
I’m tryna make the population increase
– Nüfusu arttırmaya çalışıyorum.
I’m tryna see you indec’ ‘fore we head back East
– Doğuya dönmeden önce seni göreceğim.
Your mom called askin’ when you plan to be home
– Evde olmayı planlarken annen aradı.
It’s been a week or so longer than you said you’d be gone
– Gideceğini söylediğinden bir hafta kadar uzun zaman oldu.
You say you love her, then you ask her what the family’s on
– Onu sevdiğini söylüyorsun, sonra ona ailenin ne yaptığını soruyorsun
Before you hang up on her, hand me the phone, so I can say
– Telefonu kapatmadan önce telefonu bana ver, böylece diyebilirim ki
“Hello, Miss Johnson, you know why I’m callin’
– “Merhaba Bayan Johnson, neden aradığımı biliyorsunuz.”
You know I’ve been fallin’, fallin’ for your daughter
– Kızın için düştüğümü biliyorsun.
I think about her often, correct me if I’m wrong, but
– Onu sık sık düşünüyorum, yanılıyorsam beni düzelt, ama
Was it you that gave the eyes to her I be lost in? Thought so
– İçinde kaybolduğum gözleri ona sen mi verdin? Öyle düşündüm
Tell her I said hello if you can, and also
– Eğer yapabilirsen ona merhaba dediğimi söyle ve ayrıca
That I can’t wait to see her again, and also
– Onu tekrar görmek için sabırsızlanıyorum ve ayrıca
Tell her call me when she get a chance
– Fırsat bulduğunda beni aramasını söyle.
‘Cause I got so much to say, and I appreciate you, ma’am”
– Çünkü söyleyecek çok şeyim var ve sizi takdir ediyorum hanımefendi. “
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da-da, da-da-da
– Da-da-da, da-da-da
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da, da-da-da-da
– Da-da, da-da-da-da
Da-da-da, da-da-da-da
– Da-da-da, da-da-da-da